Bizler Ellerimizi Yıkarken Rekabet Hukuku Dünyasında Neler Oluyor?

05.04.2020 Mert Karamustafaoğlu

Giriş

Çin'deki uzak bir şehirde garip bir salgın olarak başlayan ve 12 Mart 2020'de Dünya Sağlık Örgütü tarafından "Pandemi" olarak ilan edilen COVID-19 salgını, küresel düzeyde ciddi sosyal ve ekonomik neticeler tetiklemeye devam ediyor.[1]

% 0

Bugün COVID-19 salgını dünyanın hemen hemen her yerine yayılmıştır. Halihazırda yaklaşık 180 ülkede görüldü, yarım milyardan fazla insana bulaşmış, 35.000'den fazla ölüme neden olmuştur. Salgını önlemek için milyonlarca insan karantinaya alınmış ve milyarlarca insan evlerinde kalmak durumunda kamıştır. Bu geniş ölçekli izolasyon halen devam etmektedir.

COVID-19 salgını ekonomik faaliyetlerde köklü değişikliklere neden olduğunu gözlemlenmektedir. İnsanların sosyal faaliyetlerine ara vermeleri ve eve kapanmaları, birçok teşebbüsün satışlarını adeta durma noktasına getirmiş, özellikle, hızlı satılan tüketim malları, ilaç ve temizlik malzemelerine ise aşırı talep olmuştur Anılan sektörlerde arz güvenliği açısından eşi benzeri görülmemiş sorunlar ortaya çıkmaktadır. E-ticaret şirketleri, izolasyon sırasında çevrimiçi alışverişe olan talepteki rekor artış neticesinde binlerce yeni çalışan istihdam etmektedir.

Bu sebeple, önümüzdeki birkaç ay içinde bazı meselelerin gündeme geleceğini öngörmek zor değildir. Yüksek talep gören ürünlerin tedarikinde yaşanan sorunlar nedeniyle, bazı ürünlerin fiyatları aşırı artmaya başlamıştır. Tuvalet kağıdı için birbirlerini ezen insanların yanı sıra, market raflarının neredeyse yağmalandığı ve boşaltıldığı görülmektedir. Ayrıca, arz sıkıntısının bazı teşebbüslerin stok yapmasından kaynaklandığı iddiaları sıklıkla kamuoyu gündeminde yer almaktadır. Dolayısıyla, Türkiye'de hükümetin üzerinde fiyatları kontrol etmesi ve stokçuluğu önlemesi yönünde yoğun bir baskı vardır. Bu durum akla birtakım radikal önlemleri getirmektedir. Hâkim durumun kötüye kullanılması, aşırı fiyatlandırma ve mal vermenin reddi gibi meselelerin önümüzdeki günlerde çokça gündeme gelmesi kaçınılmaz gözükmektedir.

Ayrıca, özellikle gıda, içecek ve temizlik malzemeleri açısından arz güvenliğinin sağlanması gerekecektir. Bunun için, örneğin, süpermarket zincirlerinin, özellikle malların mevcudiyeti konusunda, iş birliği yapması gerekebilir. Söz konusu teşebbüsler birbirlerinin stok durumlarını, tüketicilerin aşırı talep ettiği ürünleri ve bu ürünlerin mevcudiyetini paylaşabilir, böylelikle tüketiciler bunlara erişebilir. Buna ek olarak, birbirlerinden ürün tedarik etmeleri ve bunları tüketicilere ulaştırmaları gerekebilir.

Son olarak, yüzbinlerce kamu çalışanı evlerinde kaldığına göre kamu hizmetlerinin nasıl aksamadan yürütüleceği meselesi tartışılmaktadır. Rekabet hukukuna ilişkin kamu hizmetleri açısından fiziki toplantılara ilişkin zamanında kararlar alınmıştır. Hem Avrupa Birliği’ne (“AB”) üye ülkelerde, hem de Avrupa Komisyonu duyurularında fiziksel toplantıların yerini görüntülü konferanslara veya telefon görüşmelerine bıraktığını açıklanmıştır. Ayrıca birçok ülke rekabet otoritelerinin, birleşme ve devralma başvurularının mümkün olduğunca ertelemesini taraflardan talep ettiği görülmektedir. Bu kapsamda, özellikle usule ilişkin süreler konusunda, bir esneklik olduğu anlaşılmaktadır.

COVID-19 salgınının bu kısa vadeli etkileri yalnızca buzdağının görünen kısmıdır. Orta vadede, dünya ekonomisinde büyük bir resesyonun yaşanabileceği ve bu duraklama yüzünden binlerce şirketin zora girebileceği konuşulmaktadır. Böyle bir durum, dünya ticareti açısından pazarlarda ciddi değişikliklere yol açacağı gibi sayısız yoğunlaşma işlemini tetikleyebilir. Kuşkusuz bu durum, COVID-19 salgınına rekabet hukuku açısından bambaşka bir önem katılmaktadır.

COVID-19 ve Avrupa

Avrupa’ya hızlıca baktığımızda, rekabet otoritelerinin COVID-19 salgını için aldığı zorunlu tedbirlerin ve önlemlerin neredeyse aynı olduğu görülmektedir. Avrupa Komisyonu, Federal Ticaret Komisyonu (“FTC”) ve Rekabet ve Piyasalar Otoritesi (“CMA”) dahil olmak üzere tüm Otoritelerin, gözden geçirilmiş çalışma saatleri, fiziki toplantılardan kaçınılması ve buna karşın video konferans görüşmelerinin desteklenmesi ve elektronik gönderimlerin teşviki hususlarında tüm önlemleri almıştır.

FTC, açık kurallar ortaya koyan, geçici elektronik başvuru sistemini duyurmuştur. Buna göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde tüm başvurular bu sistem üzerinden gönderilecek ve tüm basılı kopya ve DVD gönderimler askıya alınacaktır.[2] Ayrıca, FTC, COVID-19 ile ilgili acil halk sağlığı ve ekonomik ihtiyaçları karşılamak için hızlı bir şekilde çalışmak isteyen işletmeleri kolaylaştırılmaya yardımcı olması beklenen hızlandırılmış İş İnceleme Mektubu prosedürünü yayınlamıştır.[3] FTC ayrıca, COVID-19 salgını ile ilgili olarak tüketicilerin endişelerinden ve korkularından, zorlayıcı koşullardan veya mali sıkıntılardan yararlanmaya çalışan işletmelere tahammül edemeyeceğini de vurgulamıştır.[4]

Avrupa Komisyonu, COVID-19 salgını bağlamında ekonomiyi desteklemek için Üye Devletlere devlet yardımı kuralları altında öngörülen tam esnekliği kullanma olanağı sağlamak için bir Geçici Çerçeve kabul etmiştir. Geçici Çerçeve, Üye Devletlere, her türlü işletme için yeterli likiditenin yararlanabilir olmasını ve COVID-19 salgın sırasında ve sonrasında ekonomik faaliyetin devamlılığını temin etme olanağı sağlayacaktır.[5] Nitekim ilgili süreçte de Avrupa Komisyonu’nun internet sitesinde güncel devlet yardım onayları ilan edilmektedir.[6] Avrupa Komisyonu kısa süre önce, istişare için Üye Devletlere 19 Mart 2020 tarihinde COVID-19 salgını bağlamında ekonomiyi desteklemek amacıyla kabul edilen Devlet yardımları Geçici Çerçeve’nin kapsamını genişletilmek için bir taslak teklif göndermiştir. Avrupa Komisyonu, paketin, Üye Devletlerin, aşılar, tıbbi cihazlar ve koruyucu ekipman gibi COVID-19 ile savaşmak için ihtiyaç duyulan ürünleri geliştiren, test eden ve üreten şirketlere destek olmalarına olanak sağlamayı amaçladığını açıklamıştır. Ayrıca, paket Üye Devletlerin özellikle salgından ağır etkilenen sektörlerde ve bölgelerde işlerin kaybedilmesini önlemek için vergi ödemelerinden ve sosyal katkılardan kurtararak veya ücret sübvansiyonu vererek destek vermelerini de hedeflemektedir.[7]

Bunlarla beraber, Rekabet Genel Müdürlüğü (“DG Comp”), COVID-19 salgını ile ilgili politikaları ve antitröst önlemleri ana hatlarıyla gösteren “antitröst kuralları ve koronavirüs” başlıklı yeni bir web sitesi oluşturmuştur. DG Comp bu durumun istisnai olduğunu vurgulamış ve kıt ürün ve hizmetlerin herkese sunulmasını sağlamak için teşebbüslerin iş birliği yapmalarının gerekebileceğini belirtmiştir.[8] Bu kapsamda “Mevcut Coronavirüs Krizi Sırasında Antitröst Kurallarının Uygulanmasına İlişkin Ortak Açıklama” yayımlandı.[9] Açıklama, bu istisnai dönemde rekabet hukukunun uygulanması ve Otoritelerin teşebbüslerin faaliyetlerine yaklaşımları konusunda rehberlik sağlayacaktır. Açıklama’ya göre European Competition Network (ECN), olağanüstü durumun, kıt ürünlerin tüm tüketicilere arzını ve adil dağıtımını sağlamak için şirketlerin iş birliği yapma ihtiyacını tetikleyebileceğinin farkındadır. Bundan çıkan sonuç, ECN’in mevcut koşullarda arz sıkıntısını önlemek için uygulamaya konulan gerekli ve geçici önlemlere aktif olarak müdahale etmeyeceğidir. Buna ek olarak, belirli girişimler hakkında gayri resmi rehberlik almak için teşebbüsler ve avukatlar tarafından kullanılabilecek bir e-posta adresi de açıklama kapsamında tanıtılmıştır.

Yukarıda ifade edilen önlemlerin yanı sıra, CMA, bağlayıcı yasal sürelerin CMA'nın çalışmalarının önemli bir kısmı için geçerli olduğunu ve bu kapsamda uzaktan çalışma gibi düzenlemeler yardımıyla dosyalarını ilerletmeye, karar vermeye ve son teslim tarihlerine uymaya devam etme niyetinde olduğunu açıklamıştır. Aynı zamanda, gerektiğinde, izin verildiği ölçüde, yasal sürelerin uzatılması da dahil olmak üzere zaman çizelgesini izlemeye devam edeceğini belirtilmiştir. Her türlü gelişmenin soruşturmaya dahil işletmelere iletileceği ve CMA’nın web sitesinde kamuya açıklanacağı ilave edilmiştir. CMA, en acil ve en kritik işlerin zamanında yapılabilmesini temin etmeye yardımcı olması için kaynakların yeniden tahsis edildiğini açıkça belirtmiştir. Ayrıca CMA, teşebbüslerin durumdan faydalanarak bireyleri sömürmemesini sağlayacağını da ifade etmiştir. Bu kapsamda, şirketlerin, örneğin aşırı fiyat talep ederek veya koruyucu ekipmanların etkinliği hakkında yanıltıcı açıklamalarda bulunarak rekabet veya tüketici koruma yasalarını ihlal ettiğine ilişkin her türlü kanıtı değerlendirmeye alacağını ifade eden uyarı CMA web sayfasına yerleştirilmiştir. Buna ek olarak CMA, hükümete fiyatları düzenlemek için doğrudan önlem almayı düşünmesini tavsiye edip etmeyeceğini değerlendirdiğini bildirmiştir.[10] Mevcut durumda, CMA’nın internet sayfasında şirketlerin prima facie yanıltıcı reklamlara yönelik kapatma emirlerine ilişkin duyurular da yer almaktadır.[11]

İtalyan Antitröst Otoritesi ana çevrimiçi satış platformlarına ve diğer satış sitelerine, el dezenfektanlarının ve tek kullanımlık koruyucu solunum maskelerinin pazarlanması hakkında bilgi talebi ilettiğini açıklamıştır. Duyuru kapsamından Otorite’nin, COVID-19'a karşı koruma ve/veya karşı koymada bu ürünlerin etkinliği ve son günlerde bu ürünlerin fiyatlarında meydana gelen haksız ve önemli fiyat artışı iddiaları ile ilgili tüketicilerden ve derneklerden çok sayıda şikâyet aldığı anlaşılmaktadır.[12] İlaveten Otorite, şirketlerin prima facie yanıltıcı reklamlarına yönelik kapatma emirleri içeren duyurular yayınlamıştır. Otorite, belirli şirketlerin, COVID-19 ile enfekte olan insan sayısındaki sürekli artıştan etkilenen tüketicilerin durumunu sömürdüğünü ve bu kapsamda, prima facie yanıltıcı ve agresif faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettiğini de açıkça ortaya koymuştur.[13]

COVID-19 ve Türkiye

Türkiye’ye bakıldığında ise öncelikle Rekabet Kurumu'nun çalışma saatlerine, fiziksel toplantılardan kaçınmaya veya elektronik gönderimlere ilişkin bir açıklama yayınlamadığı belirtilmelidir.

Rekabet Kurumu'nun COVID-19 salgınına ilişkin ilk açıklaması 23 Mart 2020 tarihindedir.[14] Bahsi geçen açıklamada, Rekabet Kurumu küresel bir salgın olan COVID-19'a vurgu yaparak yaş meyve ve sebze piyasası başta olmak üzere gıda piyasalarında fahiş fiyat artışlarının gözlendiğini belirtmiştir. Kurum, bu durumun tüketici refahını etkileyeceğini ve rekabeti bozan bu tür eylemlerin en ağır idari para cezalarıyla cezalandırılacağını ifade ederek açıklamasını sonlandırmıştır.

Bu duyurudan iki gün sonra Rekabet Kurumu Başkanı tarafından konuyla ilgili bir basın açıklaması yapılmıştır.[15] Açıklamada yaş meyve ve sebze piyasasının yakından izlendiği, maliyetlerde herhangi bir artış olmamasına rağmen, “ölçüsüz fiyat artışlarının” yapıldığı ve bu uygulamalara tahammül edilemeyeceği belirtilmiştir. Anılan açıklamanın en önemli mesajını idari para cezalarının üst sınırdan verileceği ve bu konudaki Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”) takdir hakkını ağır cezalar vermekten yana kullanacağıdır. Dolayısıyla Rekabet Kurumu açıkça COVID-19 salgınına karşı verilen mücadele sırasında “fırsatçılık” yaparak fahiş fiyat artışı yapanların en ağır para cezalarına maruz kalacağını açıkça belirtmiştir. Bu durum Kurul’un yakın gelecekte bu konuda harekete geçeceğinin açık bir göstergesi olarak düşünülmektedir.

Önemle belirtilmelidir ki geçmişte, Rekabet Kurumu’nun aşırı fiyat artışları olduğu iddia edilen yaş meyve ve sebze ürünleri hakkında açıklamalarda bulunduğu görülmektedir.[16] Bu açıklamalarının ardından Rekabet Kurumu, süpermarket zincirleri, meyve ve sebze pazarları gibi pazarlarda soruşturmalar başlatmıştır.

Türk Rekabet Kurumu'nun yukarıda ifade edilen açıklamalarının arkasında yatanın, COVID-19 salgını sonrasında uygulanmaya başlanan bir dizi ürünle ilgili aşırı fiyat iddiaları olduğu tahmin edilmektedir. Gerçekten de gıda, sağlık ve temizlik ürünlerinin fiyatları COVID-19 salgınının Türkiye'de hız kazandığı Mart ortasından bu yana aşırı derecede artış göstermiştir. [17] Öyle ki, eldiven, kolonya ve maske gibi korunma amaçlı kullanılan ürünlerin talebindeki artış, anılan ürünlerin bulunmasını oldukça güçleştirmiştir.

Bu durum birçok sektörü de etkilemeye başlamıştır. Örneğin, kolonya ve dezenfektan üretimi için gerekli etil alkol ihtiyacının karşılanması için benzine etanol karıştırılması zorunluluğu 3 ay süreyle askıya alınmıştır.[18] Benzer şekilde azalan ekonomik faaliyetlere bağlı olarak enerji tüketimi yılın en düşük seviyesine gerilemiştir.[19] Hatta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın kolonya üreticileri ile toplantı yaptığı ve kolonya üreticilerinin kolonya fiyatlarını artırmamayı taahhüt ettiğine ilişkin bir duyuru yayınlanmıştır.[20]

Salgın nedeniyle yaşanan fiyat artışlarından dolayı çeşitli önlemler alınmıştır. Bu bağlamda, Ticaret Bakanlığı’nın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın da harekete geçtiği ve bazı şirketlerin fahiş fiyat uyguladıkları gerekçesi ile cezalandırıldığı görülmüştür.[21] Dolayısıyla dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de hükümet de gıda ve temizlik ürünlerinde arz güvenliğini temin etmek ve fiyat artışları için hassas davranmaktadır.

Türk Rekabet Hukuku ve Geçmiş Kriz

Rekabet Kurumu’nun geçmişte yaşanan kriz dönemlerine karşı tutumuna bakmak, yakın gelecekte cereyan edecek eylemler konusunda teşebbüsler için aydınlatıcı olacaktır. Dünya yakın geçmişte COVID-19 salgınına benzer bir kriz yaşamamış olsa da Türk rekabet hukuku tarihinde de birtakım kriz dönemleri tecrübe edilmiştir. Bu nedenle, bazı kriz durumlarının ve Rekabet Kurumu’nun bunlara verdiği tepkilerin sıralanmasının bugüne bakış açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

Rekabet Kurumu’nun geçmiş 2-3 yıllık dönemde gerek döviz artışları gerek mevsimsel şartlar nedeniyle yüksek fiyat artışı yaşanan piyasaları yakından incelediği bilinmektedir. Tarihe kısa bir bakış, döviz artışı ve mevsimsel şartlarda kaynaklanan gıda ve sebze fiyatlarındaki artışın Rekabet Kurumu’nu ve bahsi geçen teşebbüslerle ilgili rekabet hukuku soruşturmalarını tetiklediğini göstermektedir.[22] Rekabet Kurumu, gıda ve sebze pazarlarını takiben; aşırı fiyat artışı iddialarıyla öne çıkan kağıt, gübre, süpermarket pazarlarına ilişkin de soruşturmalar yürütmüştür.

Peki, soruşturulan teşebbüsler kriz durumlarına ilişkin ne gibi “kriz savunmaları” sunmuştur? Kriz savunması, bu teşebbüsler için bir can simidi olarak mı tabir edilecektir, yoksa ceza takdiri bakımından etkisiz midir? “Kriz savunmasının” geçmişte bir dizi soruşturmada yer aldığı görülmektedir. Örneğin Seramik[23] kararında, o dönemde yaşanan ekonomik krizle ilgili çeşitli unsurlar teşebbüslerce savunma olarak öne sürülmüştür. İlgili dönemde sunulan deliller de göstermektedir ki, seramik üreticileri o dönem yaşanan ağır ekonomik krizin etkilerini hissetmiştir. Bu durumun savunma olarak sunulması üzerine ise Kurul kriz kartelleri konusunda AB’de kabul edilen ilkelere uyulmadığı için bunu kabul etmemiştir. Nitekim Kurul’un kriterlerine göre bir kriz karteli ancak atıl kapasitenin azaltılması için yapılmalı, fiyat tespiti veya kota anlaşması içermemeli ve kamu otoriteleri bu husustan haberdar edilmiş olmalıdır. Akabinde, Otomotiv ÖTV[24]Tüpraş[25] ve 12 Banka[26] kararlarında teşebbüsler tarafından “kriz savunması” yapılmıştır, ancak bu savunmalar rekabet ihlali tespiti yapılmasını engellememiştir ve anılan teşebbüslere idari para cezaları uygulanmıştır.

Dolayısıyla, Türk rekabet hukuku uygulaması dikkate alındığında kriz savunmasının, rekabet hukuku ihlalini tespit ederken teşebbüsler bakımından bir can simidi olmadığı; ancak idari para cezasının tutarı belirlenirken krizin sebep olduğu piyasa koşullarının değerlendirmeye alındığı değerlendirilmektedir.

Özetle, finansal piyasalardaki dalgalanmalar ve finansal kriz dönemindeki kriz savunması, rekabet ihlallerinin tespitini etkilememektedir. Bunun yerine Kurul, belli şartlar altında kriz dönemini idari para cezaları için indirim sebebi olarak görebilir. Ancak COVID-19 salgını gibi milyarlarca insanı evde kalmak zorunda bırakan, ekonomik faaliyetleri durma noktasına getiren büyüklükte bir durumun Rekabet Kurumu’nun önüne bu zamana kadar gelmediği de dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, başa gelmeyen özel durum göz önüne alındığında, kriz savunmasına dayanacak teşebbüslerin Kurul'un sürpriz yanıtlarına karşı hazır olması gerektiği düşünülmektedir.

COVID-19 Sonrası Dönem Olası Değişiklikler

COVID-19 sonrası dönemde ekonomik ve sosyal değişimler yaşanacağına şüphe bulunmamaktadır. Hatta bazı değişiklikler şimdiden gözlemlenmeye başlanmıştır. Belirli sektörler, bu değişikliklerden olumlu şekilde etkilenmiştir. Örneğin, e-ticaret şirketlerinin pazar gücünün milyarlarca kişinin evde kalması neticesinde artmaya devam ettiği, video konferans şirketi Zoom’un, değerini 42 milyar dolara çıkardığı görülmektedir.[27]

Arz güvenliği açısından yaşanan zorluklara ek olarak, çok talep edilen ürünler açısından fiyat artışının kaçınılmaz olacağı değerlendirilmektedir. Ancak bunun rekabet hukuku açısından ne zaman “aşırı fiyat” olarak nitelendirilip, hâkim durumun kötüye kullanılması olarak görülebileceği tartışmalıdır.

Bir başka husus ise özellikle süpermarketler, hijyenik ürün üreticileri ve e-ticaret şirketleri için ihtiyaç duyulan arz güvenliğini sağlamak için iletişim kurma ihtiyacı doğacak olması konusudur. Örneğin, süpermarketlerin bugünlerde aşırı talep gören kâğıt ürünler, temizlik malzemeleri ve konserve ürünler açısından tedarik sıkıntıları yaşayabileceği muhakkaktır. Böyle bir durumda rakipler arasında ortak lojistik, ortak alım gibi çözümler akla gelebilecektir. Bu durumunda başta stok, müşteri sayısı ve bölgesel satış dağılımı gibi bilgilerin elde edilmesi gerekli olabilir, ki bu ihtimal de açıkça rakipler arası bilgi değişimi riskini beraberinde getirecektir. Bunu başarmak için geliştirilecek her türlü yatay iş birliği modeli için bireysel muafiyet yolunun mümkün olduğu düşünülebilir.

Bu zor zamanlar, milyarlarca insanın evde kalması nedeniyle pazar tanımlarının farklılaşmasına da neden olabilecektir. En yakın markete gidebilen veya öncekinden farklı olarak, aradıkları ürünü yalnızca belirli web sitelerinde bulabilen tüketiciler düşünüldüğünde, eski pazar tanımlarının artık geçerli olmadığını söylemek mümkündür. Bu durumda, yeni hâkim durumların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Bu sebeple, bahsi geçen teşebbüsler için rekabet hukuku riski eskisinden çok daha yüksektir. Zira, İtalyan Rekabet Otoritesi iki büyük e-ticaret sitesi için rekabet hukuku soruşturmalarına çoktan başlamıştır.[28] Brezilya Rekabet Otoritesi de sağlık sektöründeki sömürücü uygulamaları araştırdığını açıklamıştır.[29]

COVID-19 salgınının boyutu ve ekonomi üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, şirketlerin çok yakın bir zamanda yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duyacağı kesin olarak görülmektedir. Böyle bir durum büyük birleşme ve devralma dalgası yaratacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla, rekabet hukuku açısından özellikle uzun vadede etkileri önem arz eden yeni bir yoğunlaşma hareketi ortaya çıkacaktır.

Sonuç

Dünyadaki hemen hemen tüm ülkeler talihsiz COVID-19 salgınından etkilenmiştir. Diğer idari kurumlara benzer şekilde, rekabet hukuku otoriteleri de çalışma yöntemleri ve yasal yaklaşımları konusunda duruma uyum sağlamaya çalışmıştır. Esnek çalışma saatleri, fiziksel toplantılardan kaçınarak video-konferans çağrılarının desteklenmesi ve elektronik gönderimlerin teşvik edilmesine yönelik önlemler hemen hemen tüm rekabet hukuku otoriteleri tarafından etkinleştirilmiştir.

Prosedürel önlemlerin yanı sıra, bazı yetkililer, birtakım ürünlere olan yüksek talepten, yanıltıcı reklamlardan ve fiyat artışlarından yararlanan fırsatçı teşebbüslere karşı alınacak tedbirlere ilişkin açıklamalar yapmıştır. Avrupa Komisyonu'nun hızlandırılmış devlet yardım prosedürleri konusunda büyük ölçüde çaba sarf ettiği görülmektedir.

Türk Rekabet Kurumu da yayınladığı iki duyuru ile COVID 19 salgının gelecekteki etkilerinde oynayacağı rol konusunda ipucu vermiştir. Anlaşıldığı üzere, önceki dönemlerde olduğu gibi, Kurum halkın temel ihtiyacı olan gıda ürünlerindeki fiyat artışları konusunda hassas davranacaktır.

Son bir yorum olarak, salgının henüz bitmediği ve dolayısıyla ekonomik ve sosyal etkilerinin henüz tam olarak ortaya çıkmadığı göz ardı edilmemelidir. Ancak, kesin ve kaçınılmaz olan şey gelecekte dünyanın önemli ekonomik ve sosyal değişimler yaşayacağıdır. Bu anlamda rekabet hukukunda değişikliklerin ve etkilerin tecrübe edilmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Kim bilir, salgın sonrası dönem yeni pazar tanımları ile bizi karşılayabilir, arz güvenliği için iş birliği konusunda yeni yaklaşımlar ortaya çıkabilir ve dayanılacak yeni “kriz” savunmaları ortaya çıkabilir. Şu an için en iyi öneri ise, “takip etmeye ve elbette, ellerinizi yıkamaya devam edin” olacaktır.

Kaynakça


Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

Rekabet Kurumu’nun Gıda Piyasasındaki Fahiş Fiyat Artışlarına İlişkin Duyurusu
Covid-19 İçerikleri
Rekabet Kurumu’nun Gıda Piyasasındaki Fahiş Fiyat Artışlarına İlişkin Duyurusu

23 Mart 2020 tarihinde Rekabet Kurumu’nun (“Kurum”) internet sitesinde yayımlanan duyuru ile gıda piyasasındaki fiyatlarda yaşanan güncel gelişmelere ilişkin önemli açıklamalar yapıldı.

Rekabet Hukuku 24.03.2020
Avrupa Komisyonu Rekabet Genel Müdürlüğü’nün “Antitröst Kuralları ve Koronavirüs” Başlıklı Yeni Web Sayfası Yayımlandı
Covid-19 İçerikleri
Avrupa Komisyonu Rekabet Genel Müdürlüğü’nün “Antitröst Kuralları ve Koronavirüs” Başlıklı Yeni Web Sayfası Yayımlandı

Avrupa Komisyonu Rekabet Genel Müdürlüğü (“Rekabet Genel Müdürlüğü”), 30.03.2020 tarihinde Covid-19 salgınına ilişkin politikaları ve antitröst önlemlerini ana hatlarıyla düzenleyen “Antitröst Kuralları ve Koronavirüs” başlıklı yeni web sayfasını yayımladı.

Rekabet Hukuku 02.04.2020
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği Yayımlandı
Covid-19 İçerikleri
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği Yayımlandı

28 Mayıs 2020 tarihli ve 31138 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği (“Yönetmelik”) yürürlüğe girdi.

Rekabet Hukuku 01.06.2020
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi
Covid-19 İçerikleri
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da (“4054 sayılı Kanun”) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (“Kanun Teklifi”), Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 16.06.2020 tarihinde kabul edildi. Kanun Teklifi 4054 sayılı Kanun’a önemli değişiklikler getirdi.

Rekabet Hukuku 17.06.2020
7246 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Yürürlüğe Girdi
Covid-19 İçerikleri
7246 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Yürürlüğe Girdi

7246 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7246 sayılı Kanun”) 24.06.2020 tarihli ve 31165 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 7246 sayılı Kanun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a (“4054 sayılı Kanun”) önemli değişiklikler getirdi.

Rekabet Hukuku 24.06.2020

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.