Kararda Hatalı Gösterilen Kanun Yolu Süresi İçinde Yapılan Başvurunun İncelenmesine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı

30.09.2023 Duygu Öner Ayçiçek

Giriş

İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“İBBGK”) 2021/5 E. 2023/2 K. sayılı 28.04.2023 tarihli İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’yla (“Karar”) hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresinin hatalı olarak uzun gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen süre içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiğine hükmetti.

Kararda Hatalı Gösterilen Kanun Yolu Süresi İçinde Yapılan Başvurunun İncelenmesine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı
% 0

İçtihadı Birleştirmenin Konusu

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu 27.05.2021 tarihli ve 159 sayılı kararıyla, hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan başvurunun incelenip incelenmeyeceği konusunda Yargıtay hukuk daireleri arasında görüş ayrılığı olduğu ve farklı uygulamaların sürdürüldüğünü belirterek, görüş ayrılığının içtihadın birleştirilmesi yoluyla giderilmesi gerektiğine karar verdi.

İlgili Hukuk Dairelerinin Görüşleri

Karar’da yer alan özet görüşler kapsamında Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ile 11. Hukuk Dairesi, hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresi hatalı olarak daha uzun gösterilmiş olsa dahi, kanunda belirtilen süreden sonra yapılan başvurunun incelenmemesi gerektiği görüşündedir. İlgili daireler, kanunda düzenlenen kanun yolu sürelerinin kesin ve hak düşürücü nitelikte olduğunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m. 90 uyarınca kanunda belirtilen istisnai haller dışında hâkimin kanundaki süreleri arttırıp eksiltemeyeceğini vurgulayarak, hükümde kanun süresinin yanlışlıkla daha uzun gösterilmesinin taraflara kanunda belirlenen süreden fazla bir hak bahşetmek anlamına geleceği fikrindedir. Yine ilgili görüşlere göre bu yönde bir uygulama karşı taraf yararına oluşan kazanılmış hakkın ihlal edilmesi anlamına gelir ve Anayasa’nın m. 10’da düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu gerekçelerle, hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresi daha uzun gösterilmiş olsa dahi kanunda belirtilen süreden sonra yapılan başvurunun incelenmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.

Karar’dan anlaşıldığı üzere, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 3. Hukuk Dairesi, 8. Hukuk Dairesi, 10. Hukuk Dairesi ve 20. Hukuk Dairesi ise hukuk davalarında kanun yolu süresi hükümde hatalı gösterilmiş olsa dahi bu süre içerisinde yapılan başvurunun incelenmesi gerektiği görüşündedir. İlgili görüşlerde mahkeme kararlarında başvurulacak kanun yolu ve süresinin doğru olarak gösterilmesinin zorunlu olduğu, hükümde sürenin hatalı gösterilmesi nedeniyle kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesinin adil yargılanma hakkının en temele unsurların biri olan mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmasına yol açacağı, mahkemeye erişim hakkı kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabilen bir hak ise de bu sınırlandırmanın mahkemeye ve kanun yollarının erişim hakkının özüne zarar verecek şekilde uygulanmaması gerektiği ifade edilmiştir. İlgili görüşlerde Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına vurgu yapılarak, mahkemenin kararında bildirdiği süre içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun, başvuran tarafın hak kaybına yol açacak şekilde aleyhine yorumlanmaması gerektiği ifade edilmiş ve başvurunun incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

İçtihadı Birleştirme Kararının Gerekçesi

İBBGK’ya göre görüş farklılığına yol açan hukuki sorun, kanunda daha kısa belirlenmesine karşın kararda hatalı olarak daha uzun gösterilen süre içinde kanun yoluna başvurulduğu ve mahkeme eliyle yanıltılan tarafın kanun yolu başvurusunun incelendiği takdirde, bu durumun HMK’da emredici olarak düzenlenen kesin sürelere ilişkin hükümlerin bertaraf edilmesi sonucuna yol açıp açmayacağıdır. Karar’a göre, öğreti ve Yargıtay daireleri arasındaki görüş aykırılıklarının temelinde de bu husus yatmaktadır.

Bir tarafta mahkeme kararına güvenerek hükümde gösterilen süre içerisinde kanun yoluna başvuran kişi varken, diğer tarafta hâkim tarafından arttırılıp eksiltilmesi mümkün olmayan kesin süreye ilişkin kanun hükümleri bulunmaktadır. İBBGK’ya göre konunun Anayasa’da güvence altına alınan hukuk devleti, hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

Yargı mercilerine başvurma hakkının, hak arama hürriyeti başlığı altında Anayasa m.36’da düzenlendiğine vurgu yapan İBBGK, davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim hakkı tanınması gerektiğini ifade etmiştir. Karar’ın gerekçesine göre devlet, hukuk devleti olmanın bir gereği olarak hak arama özgürlüğünün ve dolayısıyla dava hakkının etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve bu hakkın kullanılacağı mekanizmaları oluşturmakla yükümlüdür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (“AİHM”) muhtelif kararlarında da mahkemeye erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olması ve dava açmak isteyen kişinin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiği ifade edilir. Bu sebeple, hukuki belirsizliğin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda AİHM bu hakkın ihlal edildiğine karar vermektedir.

Anayasa m. 40 ve HMK m. 297 uyarınca hangi kanun yolları ve mercilere başvurabileceğini ve bunların sürelerinin hükümde belirtilmesi gerektiğine işaret eden İBBGK, bu sürelerin doğru gösterilmesinin anayasal ve yasal bir gereklilik olduğunu, bu sayede hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının tesis edilmiş olacağını ifade etmiştir.

Karar’da referans gösterildiği üzere, Anayasa Mahkemesi de kanun yolu süresinin hatalı gösterildiği durumda, temyiz isteminin süre yönünden reddeden kararın mahkemeye erişim hakkının özünü zedelediği ve Anayasa’nın m. 36’da düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği görüşündedir.

Karar’da ayrıca hâkimin uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit ederek re’sen uygulama ve bu çerçevede kanun yolu süresini de taraflara gösterme yükümlülüğünün kamu düzenine ilişkin olduğu ve süresi içinde kanun yoluna başvurulmamasının karşı taraf yönünden usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği ifade edilmiştir. Bu kapsamda İBBGK, bu yönde bir uygulamanın kesin sürenin değiştirilemeyeceği kuralının bertaraf edilmesi ya da kanun yolu süresinin değiştirilmesi olarak nitelendirilemeyeceği görüşündedir. Burada hâkimin kesin süreyi uzattığından bahsedilemez, hata sonucu süreyi yanlış bildirip tarafları yanıltması söz konusudur.

Yapılan ayrıntılı değerlendirmeler ışığında, hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresinin hatalı olarak uzun gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiğine oyçokluğu ile karar verildi.

Sonuç

İBBGK, uyuşmazlık konusu meseleyi temel olarak adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirmiş, katı ve şekilci bir uygulamanın mahkeme kararına güvenerek kararda gösterilen süre içinde kanun yoluna başvuran tarafın hak kaybına neden olacağını ve bu durumun kanunun amacına da aykırı olduğunu vurgulamıştır. Bu kararla İBBGK’nın, mevzuatın karmaşıklığı ve mahkemenin sebep olduğu hata nedeniyle mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmasının önüne geçmeyi amaçladığı anlaşılır.

Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

İdari Yargılamanın Hukuk Yargılamasından Ayrılan Doğası: Müdahilin Tek Başına Kanun Yoluna Başvurabilmesi
Hukuk Postası
İdari Yargılamanın Hukuk Yargılamasından Ayrılan Doğası: Müdahilin Tek Başına Kanun Yoluna Başvurabilmesi

Müdahale diğer bir ifadeyle davaya katılma, idari yargılama usulünde hukuk yargılamasına kıyasla temel farklılıklar içerir. Bu farklılıklar, idari yargılamada müdahilin hak arama hürriyetini kullanabilmesi bakımından kritik önem taşır. Bilindiği üzere, idari yargılama usulünde, davacı olmanın iki yolu bulunur...

Medeni Usul Hukuku 31.12.2023
Belirsiz Alacak Davası Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Belirsiz Alacak Davası Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı

6 Ekim 2023 tarihli 32331 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi (“AYM”) 2019/17969 sayılı bireysel başvuru üzerinden verdiği 08.06.2023 tarihli kararında (“Karar”) işçilik alacağının ödenmesine ilişkin açılan belirsiz alacak davasının, alacakların belirlenebilir olması nedeniyle dava şartı...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2023
Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukuku’nda Kesinlik Sınırı Sorunu
Hukuk Postası
Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukuku’nda Kesinlik Sınırı Sorunu

Hukukumuzda kesinlik sınırı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulabilmesi için kanunla öngörülmüş olan parasal sınırlardır. Alacak miktarı veya dava değeri bu belirtilen parasal sınırların üstünde olan ilk derece ve istinaf mahkemeleri kararlarına karşı bir üst mahkemeye başvurma imkanı mevcutken, parasal...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2022
İfa Zamanı Gelmemiş Alacak İçin Açılmış Davanın Usulden Reddedilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
İfa Zamanı Gelmemiş Alacak İçin Açılmış Davanın Usulden Reddedilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Hukuk Daireleri arasında, henüz ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış bir davada, mahkeme tarafından ifa zamanı henüz gelmediği gerekçesiyle usulden mi yoksa esastan mı ret kararı verilmesi ve buna bağlı olarak tayin edilecek avukatlık ücretinin maktu veya...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2022
Islah Prosedürünün Uygulaması ile İlgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Tarihli Kararı
Hukuk Postası
Islah Prosedürünün Uygulaması ile İlgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Tarihli Kararı

Islah genel anlamda, tarafların iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağına bir istisna olarak öngörülmüştür ve bu yasak sebebiyle gerçekleştiremedikleri usuli işlemleri kısmen veya tamamen düzeltmelerine denir. Islah, tek taraflı ve açık bir irade beyanıdır ve...

Medeni Usul Hukuku 31.07.2022
Belirsiz Alacak Davasının Şartlarına İlişkin Güncel Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Postası
Belirsiz Alacak Davasının Şartlarına İlişkin Güncel Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Belirsiz alacak davasının koşulları son dönemde sıkça Yüksek Mahkeme’nin inceleme ve değerlendirmesine konu olmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 07.07.2021 tarihinde verdiği 2021/485 E., 2021/971 K. sayılı kararında (“Karar”), kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağına ilişkin...

Medeni Usul Hukuku Kasım 2021
Çelişkili Davranma Yasağı
Hukuk Postası
Çelişkili Davranma Yasağı
Medeni Usul Hukuku Eylül 2021
Tebligat Hukukuna İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
Kesin Mahkeme Kararlarına Karşı Başvuru Uygulaması
Hukuk Postası
Kesin Mahkeme Kararlarına Karşı Başvuru Uygulaması

Kanun yolları, mahkeme kararlarının denetlenerek yargılama hatalarının giderilmesini sağlaması açısından hukuk devletinin vazgeçilmezidir. Ancak, uyuşmazlıkların bir noktada sonlandırılması ve kararların kesinleşmesi gerekir. Bu Hukuk Postası makalesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu...


Medeni Usul Hukuku Mart 2021
Türk İspat Hukukunda Delil Sözleşmesi
Hukuk Postası
Türk İspat Hukukunda Delil Sözleşmesi
Medeni Usul Hukuku Ocak 2020
İsviçre Federal Mahkemesi’nin Forum Shopping Kararı
Hukuk Postası
Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yoluna Başvurulması
Hukuk Postası
Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi
Hukuk Postası
Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Hukuk Postası

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.