Direnme Kararı ve Yeni Hüküm Ayrımı Üzerine Hukuk Genel Kurul Kararı

30.11.2025 Ceren Eke

Giriş

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”), 08.10.2025 tarihli 2024/572 E. ve 2025/607 K. sayılı kararıyla (“Karar”); önüne gelen uyuşmazlıkta konunun esasının incelenmesinden önce, direnme olarak adlandırılan kararın yeni delil ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığını, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin HGK tarafından mı yoksa özel daire tarafından mı yapılması gerektiğini ön sorun olarak tartışıp değerlendirmiştir.

Karar’da, mahkemece “direnme” olarak adlandırılan kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni delil ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu, bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Karar, direnme kararı ve yeni hüküm ayrımını ele alması ve bundan hareketle kararı incelemeye yetkili merciye işaret etmesi nedeniyle önem taşımaktadır.

Direnme Kararı ve Yeni Hüküm Ayrımı Üzerine Hukuk Genel Kurul Kararı
% 0

Somut Olay ve Yargılama Süreci

Taraflar arasındaki uyuşmazlık itirazın iptali davasıdır. Davacının davalı kooperatife verdiğini iddia ettiği borcun geri ödenmemesi üzerine takip başlattığı, bu takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi davayı kısmen kabul etmiş, tarafların temyizi üzerine özel daire kararı bozmuştur.[1] İlk derece mahkemesi bu bozma kararına karşı, kararını “direnme kararı” olarak nitelendirerek hüküm kurmuştur. Direnme kararı temyiz edilmekle HGK[2] önüne gelmiştir. HGK’da yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce direnme olarak adlandırılan kararın yeni delil ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesi yapmakla görevli merci ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

Direnme Kararı Kavramı

Türk hukukunda, alt derece mahkemeleri (ilk derece mahkemesi ile istinaf mahkemesi) Yargıtay’ın bozma kararının isabetli olmadığı kanısındaysa kararında direnebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m. 373 hükmünde Yargıtay’ın (kısmen veya tamamen) bozma kararlarına uyulması veya direnilmesi durumları düzenlenir. Buna göre, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi) tarafından kararda direnilmesi ve bu direnme kararının temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay HGK’ya gönderir.[3]

Anılan hükmün mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki karşılığı m. 439’da[4] yer almaktadır. Buna göre, ilk derece mahkemesinin veya bölge adliye mahkemesinin kararında direnmesi halinde kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme HGK tarafından yapılmaktaydı.[5]

Öğretide Kuru tarafından, direnme kararının iki bölümden oluşacağı ifade edilir. Buna göre, Kuru, birinci bölümde, mahkemece eski kararında ne sebeple direnildiğinin gerekçesinin belirtileceğini,[6] ikinci bölümde ise mahkemece bozulmuş olan kararın tekrar edileceğini belirtir. Ayrıca, mahkemenin eski kararını aynen direnme kararına geçirebileceği gibi, eski kararının gerekçesini genişletme yetkisine sahip olduğunu ifade eder.[7]

Pekcanıtez de direnme kararı veren mahkemenin daha önce vermiş olduğu kararı değiştiremeyeceğini, ancak önceki kararından farklı ve yeni gerekçeler gösterebileceğini, her halde direnme kararının hükümlerin yazılmasına ilişkin kurallara uygun olarak (HMK m. 297) yazılması gerektiğini, önceki karara atıf yaparak direnme kararı veremeyeceğini vurgular.[8]

Hukuk Genel Kurulu’nun Değerlendirmesi

Karar’ın odak noktasını mahkemece verilen kararın gerçekte bir direnme kararı olup olmadığı sorunu oluşturmuştur.

Karar’da, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkemenin bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmesi gerektiği, mahkemenin gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemesi gerektiği ifade edilmektedir.[9]

Ek olarak Karar’da, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği vurgulanır.

Ayrıca Karar’da, Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarına göre, mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve özel daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın direnme kararı olmadığı, yeni hüküm olarak kabul edildiği ifade edilmektedir.

Somut olay bağlamında ise, Karar’da, bozma kararından sonra mahkemenin, sair mahkeme dosyalarını ve ticari sicil kayıtlarını incelediği ve bu incelemeler sonucunda yaptığı değerlendirmeye dayanarak “direnme kararı” verdiği belirtilmektedir.

Bu çerçevede, Karar’da ilk derece mahkemesinin direnme olarak adlandırdığı kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni delil ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. Bu kapsamda da kurulan yeni hükmün temyiz incelenmesini yapma görevinin HGK’ya değil, özel daireye ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Sonuç

İncelemeye konu Karar’ın odak noktasını “direnme” olarak adlandırılan kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olup olmadığı sorunu oluşturmuştur.

Karar öncelikle direnme kararı ile yeni hüküm ayrımını ele alması, buradan varılacak sonuca göre de temyiz incelemesini yapacak merciye işaret etmesi bakımından dikkate değerdir.

Karar’daki değerlendirmelerden, HGK’nın, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği kanaatinde olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, bir kararın mahkemece direnme kararı olarak adlandırılmasının bu kararın direnme kararı sayılması için tek başına yeterli olmadığı, bu kararların yeni hüküm olarak değerlendirilebileceği unutulmamalıdır.

Kaynakça
  • Karar’daki gerekçe alıntılarından, dosyada evvelce ilk derece mahkemesince karar verildiği ve bu kararın kapatılan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nce bozulduğu, mahkemece bozma kararına uyularak yeniden araştırma yapıldığı anlaşılmaktadır. Karar’ın incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen karar olduğu anlaşılmaktadır.
  • Makale kapsamında açıklandığı üzere, meri mevzuat kapsamında direnme kararlarının öncelikle kararına direnilen daire tarafından incelenmesi usulü mevcuttur. Karar’dan açıkça anlaşılamamakla birlikte direnme kararının özel daireye gönderilmeksizin doğrudan HGK’ya gönderilmesi söz konusu olmuş ise, bu durumun HMK m. 373/6’de yer alan “Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” hükmüne istinaden mi olduğu sorgulanabilir.
  • Anılan hüküm 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı kanununun 43. maddesi ile değiştirilmiştir. Önceden fıkrada yer alan “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” ibaresi “kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu düzenleme ile direnme kararlarının doğrudan HGK’ya gönderilmesi uygulamasından vazgeçilmiş, bunun yerine direnme kararlarının öncelikle kararına direnilen daire tarafından incelenmesi usulü benimsenmiştir.
  • 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı kanun m. 16 ile yapılan düzenleme uyarınca madde numarasıdır. Bu değişiklikten önceki madde numarası m. 429’dur.
  • Ancak 6763 sayılı kanunla HMK’ya eklenen geçici m. 4 ile bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararlarının, kararına direnilen daireye gönderileceği düzenlenmiştir. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göre verilen direnme kararları bakımından da değişik yapıldığına ilişkin olarak bkz. Pekcanıtez, Hakan / Atalay, Oğuz / Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku Temel Bilgiler, 12. Bası, 2018, İstanbul, s. 384 (Anılış: Pekcanıtez).
  • Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Cilt 2, 2021, Ankara, s. 1431.
  • Kuru, s. 1432.
  • Pekcanıtez, s. 352.
  • Benzer yönde değerlendirmeler HGK’nın önceki tarihli kararlarında da yer almaktadır. HGK 20.02.2013 tarihli 2012/672 E. ve 2013/263 K. sayılı kararında, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemenin bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermesi gerektiğini, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemesi gerektiği ifade etmiştir. HGK’nın 18.04.2018 tarihli 2016/1582 E. ve 2018/801 K. sayılı kararında ise, mahkemece ilk kararda tartışılıp değerlendirilmeyen, bu nedenle özel dairenin denetiminden geçmeyen deliller ve olgulara dayalı olarak direnme kararı verilmesi söz konusu olmuş, HGK, kararın bozma sonrası ortaya çıkan yeni delillere ve olgulara dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğunu tespit etmiştir.

Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Davaların Birleştirilmesinde Yeni Bir Dönem
Hukuk Postası
Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Davaların Birleştirilmesinde Yeni Bir Dönem

Anayasa Mahkemesi (AYM), 17 Haziran 2025 tarihli ve E.2024/237, K.2025/137 sayılı kararıyla (Karar), medeni usul hukukunda köklü bir değişikliğe yol açan önemli bir tespitte bulunmuştur. Yüksek Mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 166. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve aynı...

Medeni Usul Hukuku 30.09.2025
Mahkeme Kaynaklı Hataların Bireylere Yüklenemeyeceğine İlişkin Güncel Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Mahkeme Kaynaklı Hataların Bireylere Yüklenemeyeceğine İlişkin Güncel Anayasa Mahkemesi Kararı

Adil yargılanma hakkının sağladığı en önemli güvencelerden biri mahkemeye erişim hakkıdır. Bunun yanında, mahkemeye erişim hakkının temel unsurlarından biri, bireylerin kanun yollarına etkili biçimde başvurabilmesidir. Bu hakkın korunabilmesi, yalnızca bireyin kendi yükümlülüklerini yerine getirmesine değil… 

Medeni Usul Hukuku 30.11.2025
Manevi Tazminat Davaları Yönünden Yargılama Giderlerinde Haklılık Oranı Kuralının İptaline İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Manevi Tazminat Davaları Yönünden Yargılama Giderlerinde Haklılık Oranı Kuralının İptaline İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 326. Maddesi, davanın tarafları kısmen haklı çıktığında, yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranlarına göre paylaştırılması ilkesini öngörüyordu…

Medeni Usul Hukuku 30.11.2025
Güncel Bir Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Dava Dilekçesinde Davalı Adresi ve Kimlik Bilgisi Bildirimi Zorunluluğu
Hukuk Postası
Güncel Bir Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Dava Dilekçesinde Davalı Adresi ve Kimlik Bilgisi Bildirimi Zorunluluğu

Anayasa Mahkemesi, 22.10.2024 tarihli 32700 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 22.05.2024 tarihli 2022/31465 Esas başvuru numaralı kararıyla (“Karar”); dava dilekçesinde davalıların gösterilmeyen adreslerinin ve kimlik numaralarının bildirilmesi için verilen kesin süreye rağmen bu eksikliğin tamamlanmaması...

Medeni Usul Hukuku 31.12.2024
Dava Açma Süresinin Hatalı Tespitine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Dava Açma Süresinin Hatalı Tespitine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Türk hukukunda hâkim olan “usul esastan önce gelir” ilkesi uyarınca dava açma sürelerinin doğru tespiti kritiktir. Anayasa Mahkemesi 02.05.2024 tarihli 2020/13187 E. ve 02.05.2024 K. sayılı kararında (“Karar”), dava açma süresinin hatalı tespit edilmesi üzerine davanın reddedilmesi nedeniyle mahkemeye...

Medeni Usul Hukuku 31.08.2024
Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi?
Hukuk Postası
Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi?

Hukukumuzda yargılama usulü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) ile düzenlenir ve her aşamada hak düşürücü süreler öngörülür. Hak düşürücü süreler, süreye riayet etmeyen taraf için hakkın kullanımının ortadan kalkmasına sebep olan bir yaptırım şeklidir...

Medeni Usul Hukuku 31.03.2024
6545 Sayılı Kanun ile Yargılama Sistemine Getirilen Değişiklikler
Hukuk Postası
İdari Yargılamanın Hukuk Yargılamasından Ayrılan Doğası: Müdahilin Tek Başına Kanun Yoluna Başvurabilmesi
Hukuk Postası
İdari Yargılamanın Hukuk Yargılamasından Ayrılan Doğası: Müdahilin Tek Başına Kanun Yoluna Başvurabilmesi

Müdahale diğer bir ifadeyle davaya katılma, idari yargılama usulünde hukuk yargılamasına kıyasla temel farklılıklar içerir. Bu farklılıklar, idari yargılamada müdahilin hak arama hürriyetini kullanabilmesi bakımından kritik önem taşır. Bilindiği üzere, idari yargılama usulünde, davacı olmanın iki yolu bulunur...

Medeni Usul Hukuku 31.12.2023
Belirsiz Alacak Davası Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Belirsiz Alacak Davası Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı

6 Ekim 2023 tarihli 32331 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi (“AYM”) 2019/17969 sayılı bireysel başvuru üzerinden verdiği 08.06.2023 tarihli kararında (“Karar”) işçilik alacağının ödenmesine ilişkin açılan belirsiz alacak davasının, alacakların belirlenebilir olması nedeniyle dava şartı...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2023
Kararda Hatalı Gösterilen Kanun Yolu Süresi İçinde Yapılan Başvurunun İncelenmesine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
Kararda Hatalı Gösterilen Kanun Yolu Süresi İçinde Yapılan Başvurunun İncelenmesine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı

İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“İBBGK”) 2021/5 E. 2023/2 K. sayılı 28.04.2023 tarihli İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’yla (“Karar”) hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresinin hatalı olarak uzun gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen süre içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun...

Medeni Usul Hukuku 30.09.2023
Munzam Zararın İspatına Dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Postası
Munzam Zararın İspatına Dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Munzam (aşkın) zarara ilişkin davalarda zararın ispatlanması meselesi sıkça gerek Anayasa Mahkemesi’nin gerek Yargıtay’ın farklı dairelerinin inceleme ve değerlendirmesine konu olmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“YHGK”) 29.03.2022 tarihinde verdiği 2021/928 E. 2022/401 K. sayılı kararıyla bir kez daha...

Medeni Usul Hukuku 31.01.2023
Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukuku’nda Kesinlik Sınırı Sorunu
Hukuk Postası
Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukuku’nda Kesinlik Sınırı Sorunu

Hukukumuzda kesinlik sınırı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulabilmesi için kanunla öngörülmüş olan parasal sınırlardır. Alacak miktarı veya dava değeri bu belirtilen parasal sınırların üstünde olan ilk derece ve istinaf mahkemeleri kararlarına karşı bir üst mahkemeye başvurma imkanı mevcutken, parasal...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2022
İfa Zamanı Gelmemiş Alacak İçin Açılmış Davanın Usulden Reddedilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
İfa Zamanı Gelmemiş Alacak İçin Açılmış Davanın Usulden Reddedilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Hukuk Daireleri arasında, henüz ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış bir davada, mahkeme tarafından ifa zamanı henüz gelmediği gerekçesiyle usulden mi yoksa esastan mı ret kararı verilmesi ve buna bağlı olarak tayin edilecek avukatlık ücretinin maktu veya...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2022
Islah Prosedürünün Uygulaması ile İlgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Tarihli Kararı
Hukuk Postası
Islah Prosedürünün Uygulaması ile İlgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Tarihli Kararı

Islah genel anlamda, tarafların iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağına bir istisna olarak öngörülmüştür ve bu yasak sebebiyle gerçekleştiremedikleri usuli işlemleri kısmen veya tamamen düzeltmelerine denir. Islah, tek taraflı ve açık bir irade beyanıdır ve...

Medeni Usul Hukuku 31.07.2022
Belirsiz Alacak Davasının Şartlarına İlişkin Güncel Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Postası
Belirsiz Alacak Davasının Şartlarına İlişkin Güncel Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Belirsiz alacak davasının koşulları son dönemde sıkça Yüksek Mahkeme’nin inceleme ve değerlendirmesine konu olmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 07.07.2021 tarihinde verdiği 2021/485 E., 2021/971 K. sayılı kararında (“Karar”), kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağına ilişkin...

Medeni Usul Hukuku Kasım 2021
Çelişkili Davranma Yasağı
Hukuk Postası
Çelişkili Davranma Yasağı
Medeni Usul Hukuku Eylül 2021
Tebligat Hukukuna İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
Kesin Mahkeme Kararlarına Karşı Başvuru Uygulaması
Hukuk Postası
Kesin Mahkeme Kararlarına Karşı Başvuru Uygulaması

Kanun yolları, mahkeme kararlarının denetlenerek yargılama hatalarının giderilmesini sağlaması açısından hukuk devletinin vazgeçilmezidir. Ancak, uyuşmazlıkların bir noktada sonlandırılması ve kararların kesinleşmesi gerekir. Bu Hukuk Postası makalesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu...


Medeni Usul Hukuku Mart 2021
Türk İspat Hukukunda Delil Sözleşmesi
Hukuk Postası
Türk İspat Hukukunda Delil Sözleşmesi
Medeni Usul Hukuku Ocak 2020
İsviçre Federal Mahkemesi’nin Forum Shopping Kararı
Hukuk Postası
Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yoluna Başvurulması
Hukuk Postası
Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi
Hukuk Postası
Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Hukuk Postası

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.