Tahkim Şartı Nedeniyle Verilen Görevsizlik Kararının Mülkiyet Hakkını İhlal Etmediğine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
Giriş
Bilindiği üzere, uyuşmazlık çözümünde geçerli bir tahkim anlaşmasının varlığı mahkemelerin yargılama yetkisini bertaraf eder. Geçerli bir tahkim anlaşmasının varlığına rağmen, taraflardan birinin uyuşmazlığı mahkemeye taşıması ve karşı tarafın tahkim itirazında bulunması halinde, mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
Hukuk mahkemeleri nezdinde sıklıkla gündeme gelen bu durum, mülkiyet hakkı ile ilişkilendirilerek, yakın tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararına konu oldu. Başvurucu, alacağının tahsili amacıyla Türk mahkemeleri nezdinde açmış olduğu davanın, uzun süren yargılama sonucunda ve tahkim şartı nedeniyle görevsizlik yönünden reddedilmesi sonucunda alacağını tahsil etme imkanının ortadan kaldırıldığını, böylelikle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi 08.08.2021 tarihli 2018/5832 başvuru numaralı kararında (“Karar”), mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine oybirliği ile karar verdi. Karar 07.09.2021 tarihli 31591 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı.
Karara Konu Olay
Karar’a konu uyuşmazlık, deniz taşımasında taşınan yüklerin hasara uğramasından kaynaklanmıştır. Satıcı, yurtdışına ihraç edilen emtianın taşınması için taşıyan ile anlaşmış ve varma limanında tahliye edilen emtianın deniz suyuyla ıslanması nedeniyle hasar gördüğü tespit edilmiştir. Gönderilen aynı tarihte taşıyana hasar ihbarında bulunmuştur. Zarar gören emtianın bedeli sigorta poliçesi ve alacağın temliki kapsamında taşıtan (satıcıya) ödenmiştir.
Sigorta şirketi, taşıtanın haklarına halef sıfatıyla taşıyana karşı icra takibi işlemlerini başlatmış, taşıyanın itirazı üzerine takip durmuştur. Bunun üzerine sigorta şirketi, deniz ihtisas mahkemesi sıfatıyla görev yapan İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (“Mahkeme”) nezdinde taşıyan aleyhine itirazın iptali davası açmıştır. Davalı taşıyan, taraflar arasındaki hukuki ilişki açısından bağlayıcı olan konişmentoda, çarter partide (taşıma sözleşmesi) yer alan tahkim şartına atıfta bulunulduğundan bahisle Türk Mahkemelerinin görevsiz olduğunu iddia etmiştir. Davalı’nın itirazı, Mahkeme tarafından 29.01.2013 tarihli ilk duruşmada reddedilmiştir. Mahkeme, tahkim itirazının reddine karar verirken, konişmentoda taşıma sözleşmesine yapılan atfın yalnızca taşıma bedeline ilişkin olduğuna ve tahkim şartını kapsamadığına vurgu yapmıştır. Yapılan yargılama neticesinde Mahkeme, 25.06.2015 tarihinde davanın kabulüne karar vermiştir.
Kararın temyizi üzerine uyuşmazlığı inceleyen Yargıtay 12.01.2017 tarihli kararı ile, Türk mahkemelerinin görevsiz olduğu sonucuna ulaşarak mahkeme kararını bozmuştur. Yargıtay, konişmentoda yer alan “çarter parti ile birlikte kullanılacağı” yönündeki kayıt ve konişmentonun arka yüzünde yer alan “ön yüzünde tarihi belirtilmiş olan çarter partinin tüm hüküm ve şartları, hak ve istisnaları, tabi olunan hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere bu suretle geçerli kılınmıştır.” ifadesinden yola çıkarak, taşıma sözleşmesinde yer alan tahkim şartının atıf yoluyla konşimentoya dahil edildiğini ve geçerli olduğunu kabul etmiş uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Bozma kararına uyan İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 25.05.2017 tarihinde davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacının temyizi üzerine görevsizlik kararını inceleyen Yargıtay 04.12.2017 tarihinde kararı onamıştır.
Hak İhlaline Yönelik İddialar
Davacı, Anayasa Mahkemesi’ne yapmış olduğu başvuruda, verilen görevsizlik kararının Yargıtay içtihatları ile çeliştiğini iddia etmiştir. Bunun yanı sıra, başvurucu 29.01.2013 tarihli duruşmada tahkim itirazının reddedildiğini, hasarın meydana geldiği 2010 yılından yaklaşık yedi yıl sonra tahkim itirazının kabul edilerek görevsizlik kararı verildiğini ve bu süreçte alacağın İngiliz Hukukuna göre zamanaşımına uğradığını ifade etmiştir. Davacı, süresi içerisinde tahkim yoluna başvurulmaması nedeniyle zararın giderilmesi imkanının elinden alındığını iddia ederek, hak arama hürriyeti, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Değerlendirme
Anayasa Mahkemesi, ileri sürülen tüm şikayetlerin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğini değerlendirmiştir. Bu kapsamda ilk olarak, mahkemece verilen kararda açıkça keyfi bir değerlendirme yapılmadığı ve bariz bir takdir hatası bulunmadığı durumda, Anayasa Mahkemesi tarafından mahkemelerin takdir hakkına müdahale edilemeyeceği vurgulanmıştır. Bu ilke kapsamında ilgili içtihatları ve başvuruya konu mahkeme kararını inceleyen Anayasa Mahkemesi, tahkim şartının geçerliliğine ilişkin olarak mahkemece yapılan değerlendirmenin keyfi olmadığı ve bariz bir takdir hatası içermediği kanaatine ulaşmıştır.
Başvurucunun hasarın meydana geldiği 2010 yılından yaklaşık yedi yıl sonra görevsizlik kararı verilmesi sebebiyle alacağın İngiliz hukukuna göre zamanaşımına uğradığı ve zararın giderilmesi imkânını kaybettiği iddiasına ilişkin olarak, Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddianın dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesine göre başvurucu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler ve eki belgelerin içeriği hakkında bilgi sahibidir. Başvurucu, sözleşmede belirlenen yabancı tahkim şartına uyarak uyuşmazlığı tahkim yargılaması önüne taşımak yerine, talebini Türk mahkemeleri önünde ileri sürmüştür. Bu kapsamda başvurucu, Türk mahkemeleri nezdinde yapılan yargılamada tahkim itirazı ile karşılaşabileceğini ve Türk mahkemelerinin görevsizlik kararı verebileceğini öngörebilecek durumdadır.
Bunun yanı sıra, Karar’a göre uyuşmazlık konusu alacağın başka bir ülkenin hukukuna göre zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ve alacağın tahsilinin imkânsız hale gelmesinin tek sebebinin uzun süre sonra verilen görevsizlik kararı olduğuna ilişkin bir tespitin Anayasa Mahkemesi tarafından yapılabilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte başvurucu, tahkim yoluna başvurarak zamanaşımı nedeniyle talep hakkının kalmadığını ispat edebilme imkanına sahiptir. Başvurucu tahkim yoluna başvurmayarak bu iddiasını ispatlamamıştır. Anayasa Mahkemesi, sonuç olarak, sözleşmedeki tahkim şartı nedeniyle Türk mahkemeleri nezdinde görevsizlik kararı verilebileceğini öngörebilecek durumda olan başvurucunun görevsizlik kararının uzun süre sonra verilmesi nedeniyle alacağının tahsilinin imkânsız hale geldiğini yeterince ortaya koyamadığı ve mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin söz konusu olmadığı kanaatine ulaşmıştır.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi, ilgili kararıyla sözleşmede kararlaştırılan veya sözleşmeye atıf yoluyla dahil edilen hükümlere uygun irade ortaya konulması ve risklerin öngörülmesi bakımından sorumluluğun taraflar üzerinde olduğuna işaret etmektedir. Karar, hukuk mahkemeleri nezdinde sıklıkla tartışılan tahkim anlaşması ve mahkemenin görev yönünden yetkisi meselelerinin Anayasa’da düzenlenen temel haklar çerçevesinde değerlendirilmesi ve tartışılması yönüyle de dikkat çekicidir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.