Anonim Şirketlerde Temsil ve İlzam
Anonim şirketlerde temsil ve ilzam konusu Türk Ticaret Kanunu’nun 317. ile 322. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesi uyarınca, anonim şirketlerde yönetim kurulu, şirketi idare ve temsil eder.
Kanun’un 319. maddesinde, şirket ana sözleşmesinde, idare ve temsil işlerinin yönetim kurulu üyeleri arasında paylaştırılıp paylaştırılmayacağı, paylaştırılacaksa, bunun nasıl yapılacağının tespit edilebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddeye göre, yönetim kurulunun en az bir üyesine, şirketi temsil yetkisi verilebilmektedir.
Yine ana sözleşme ile temsil yetkisinin ve idare işlerinin hepsi veya bazılarının, yönetim kurulu üyesi olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zorunlu olmayan müdürlere bırakılması için genel kurula veya yönetim kuruluna yetki verilebilmesi imkanı mevcuttur.
Kanun’un 321. maddesi ise, temsile yetkili olanların, şirketin amaç ve konusuna giren her türden işleri ve hukuki işlemleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkına sahip olduklarına hükmeder.
Ayıca yine aynı maddede, şirket ana sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça, şirket adına düzenlenen bir evrakın geçerliliği, temsile yetkili olanlardan en az ikisinin imzalamasına bağlıdır. Ancak ana sözleşmede yapılacak düzenleme ile imza yetkisi bir kişiye veya ikiden fazla kişiye verilebilir.
Kanun’un amir hükmüne göre, temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmemektedir. Tabii ki, karşı tarafın bu sınırlamadan haberdar olduğu ispatlanır ise sınırlamalar ilgili üçüncü kişi açısından da bağlayıcı hale gelir.
Ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işleriyle sınırlandırılması veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilmiş olan sınırlamalar, geçerlidir. Bununla birlikte, temsile yetkili olanlar tarafından yapılan işlemin ana sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyi niyetli üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete rücu etmesine engel olmamaktadır. Kaldı ki, temsilcilerin ana sözleşme hükümlerine aykırı hareket etmiş oldukları halde bile bu işlem şirket tarafından kabul edilmiş ve kayıtlarla işlenmiş ise artık temsil yetkisinin sınırlanmasına ilişkin hükümler ileri sürülemez.
Anonim şirketlerde temsil ve ilzam konusu ile uygulamada da sıkça karşılaşılmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.02.2010 tarihli, 2008/9958 E. – 2010/1008 K. sayılı kararında da temsil konusu gündeme gelmiştir:
“Davacı vekili, İstanbul’da bulunan müvekkilinin Mersin’de mukim C A.Ş.’ye tekstil ürünleri satıp davalı şirkete teslim ettiğini, davalının ise bu malları anılan şirkete teslim etmeyip A isimli bir kişiye teslim ettiğini bildirdiğini ileri sürerek, 10.558-TL’nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili, davacının, müvekkiline böyle bir mal teslim etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Somut uyuşmazlık yönünden taşıma sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmesi geçerlilik şartı değilse de, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı nazara alındığında, taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunduğunun davacı tarafça yazılı delille ispatlanması gerektiği açıktır. Ancak davacı tarafından sunulan ve “3 çuval – Tolga – 02.07.2005 saat 16.30” ibareli belgedeki yazıların Tolga’ya ait olduğunun ve Tolga’nın da davalı şirketin yetkili temsilcisi veya davalı şirket adına mal teslim almaya yetkili memuru olduğunun kanıtlanması halinde, anılan belgenin bir yazılı delil başlangıcı olarak kabulü düşünülebilirse de mahkemece bu konuda da hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.”
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı[i] (“Tasarı”), anonim şirketlerde temsil ve ilzam konusunda bazı değişiklikler öngörmektedir. Tasarı, yönetim hakkı ve temsil yetkisinin birbirinden ayrılmasına olanak sağlamaktadır. İlgili düzenlemeye göre, şirket ana sözleşmesine koyulacak bir hüküm ve çıkarılacak bir örgüt yönetmeliğiyle, yani bir iç ilişki hakkı olan yönetimin kısmen veya tamamen devrine imkân verilmiştir. Ayrıca Tasarı uyarınca şirketin, temsil yetkisini haiz kişinin ana sözleşmenin konu hükmüne aykırı işlemlerle yetki sınırın aşması halinde, bu kişiye rücû hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, şirketin amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemler de şirketi bağlayacak, fakat şirket, bu işlemlerden doğan zararları, yetki sınırını aşan kişiye rücû edebilecektir.
[i] Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiş olup henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...