Şirket Payının “Kiralanmasına” İlişkin Yargıtay Kararı
Giriş
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından da sıklıkla açıklandığı üzere pay üzerinde intifa hakkı ve rehin gibi sınırlı ayni haklar kurulması, oy sözleşmesi imzalanması ve kar payının temliki şeklinde sayılır. Öte yandan bir sermaye şirketi paylarının hangi işlemlere konu olamayacağına ilişkin genel bir düzenleme yoktur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2022 yılından bir kararında[1] (“Karar”), limited şirket paylarının kira sözleşmesine konu olamayacağı belirtilmiş ve dava konusu sözleşmenin kar payı temlikine ilişkin bir anlaşmaya tahvil edilmesi gerektiği karara bağlanmıştır.
Bu makalenin konusunu, sermaye şirketi payının konu olabileceği işlemler perspektifinden Karar’ın incelenmesi oluşturur. Öncelikle payın konu olabileceği kabul edilen işlemler kısaca açıklanacak, ardından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin Haziran 2022 tarihli Karar’ı incelenecektir.
Şirket Paylarına ve Pay Sahipliği Haklarına İlişkin Yapılabilecek Bazı İşlemler
Öncelikle konusu pay olan ve taraflardan birine hak kazandıran işlemlerin, kazandırılan haklar bakımından mutlak hak mı, sözleşmesel bir talep hakkı (alacak hakkı) mı kazandırdığı, işlemin doğuracağı etki ve müeyyideleri bakımından önem arz eder. Örneğin devir, intifa ve rehin, işlemin karşı tarafına pay üzerinde ayni hak kazandırırken oy sözleşmesi, sözleşmenin taraflarına nısbi haklar bahşeder. Yine, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) uyarınca alacağı temlik alan, alacak hakkı üzerindeki mutlak hakkını, borçluya karşı doğrudan ileri sürebilirken bir taşınır kirasında kiracı, kural olarak yalnızca kiraya verene karşı sözleşmesel (nısbi) haklarını ileri sürebilecektir.
Aşağıda, Karar’ın incelemesine ve Yargıtay’ın şirket paylarını konu alan “kira sözleşmesine” ilişkin görüşü incelenmeden önce, öğretide sermaye şirketi payının devir dışında konu olabileceği kabul edilen işlemler kısaca aktarılır.
İntifa
Sınırlı ayni hak olan intifa hakkının şirket payları üzerinde kurulabileceği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) anonim şirketler ve limited şirketlere ilişkin hükümlerinde ayrı ayrı ifade edilir. Anonim şirkette intifa hakkı sahibinin oy hakkı TTK m. 432/2’de, intifa hakkı ve bağlam konusundaki düzenleme TTK m. 492/2’de, intifa hakkı sahibinin pay defterine kaydı ise TTK m. 499’da düzenlenir. Limited şirketlerde ise esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı kurulması TTK m. 600 hükmünde düzenlenir. Tüm bu yasal düzenlemeler, sermaye şirketlerinde, payın intifa hakkı tesisine konu olabileceğini ortaya koyar.
İntifa hakkının, hak sahibine bahşettikleri; dağıtıma tahsis olunan ve intifa konusu paya ödenecek kar payının (somut kar payı) alacaklısı olma[2], hazırlık dönemi faizine hak kazanma[3], şirket tesislerinden yararlanma[4], tasfiye payına hak kazanma[5], itfa bedelinin alacaklısı olma[5] ve TTK m. 432/2 düzenlemesi uyarınca oy hakkını kullanma olarak sayılabilecektir.
Rehin
İntifa gibi bir sınırlı ayni hak olan rehin, esas olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (“TMK”) düzenlenir. Sermaye şirketinin payları senede bağlı olabileceği gibi çıplak pay şeklinde, senede bağlanmamış da olabilir. Her iki halde rehnin kurulmasına ilişkin TMK hükümleri uygulama alanı bulur. “Senede bağlı olan veya olmayan alacaklarda” başlıklı TMK m. 955, çıplak pay üzerinde rehin hakkı kurulması için yazılı sözleşme yapılması gerektiğini düzenler. Senede bağlanmış ortaklık payına ilişkin ise öğretide TMK m. 955/1 veya m. 956/2 hükümlerinden biri uyarınca rehin kurulabileceği belirtilir. Buna göre, rehin tesisi için ya yazılı rehin sözleşmesi yapılıp senedin teslimi ya da rehin cirosu ile cirolanmış senedin rehin hakkı sahibine teslimi gerekir.[6]
Rehnin kapsamına ilişkin TMK m. 959-960 hükümleri amirdir. Hükümler uyarınca, kural olarak vadesi henüz gelmemiş kar payı alacakları rehnin kapsamına girer. Bununla beraber genel kurulda temsil hakkı rehin hakkı sahibine geçmez; pay sahibine aittir.
Oy Sözleşmesi
Ortaklıktaki paylar üzerinde bir sınırlı ayni hak tesis etmeksizin, payların akdi ilişkilere konu edilmesi de mümkündür. Bunun örneklerinden başlıcası, pay sahiplerinin bu sıfatlarından doğan oy haklarını kullanmalarına ilişkin taahhütlerini içeren oy sözleşmeleridir.[7] Oy sözleşmesi ile pay sahipleri, oy sözleşmesinin kapsamına giren genel kurul kararlarında oylarını önceden anlaşılan veya sözleşmeye uygun olarak belirlenecek belli bir yönde kullanmayı veya hiç oy kullanmamayı üstlenebilirler.[8]
Pay sahipleri oy sözleşmelerini kendi aralarında akdedebilecekleri gibi, üçüncü kişilere karşı da bu yönde bir taahhüt altına girebilirler.[9] Öğretide üçüncü kişilerle yapılan oy sözleşmelerine ilişkin kredi kullanılan finans kuruluşu ile veya ana ortaklıkla akdedilen oy sözleşmeleri[10] ile payların satışı öncesi yapılacak genel kuruldaki karara ilişkin satıcıyla müstakbel alıcı arasında akdedilen anlaşmalar[11] örnek gösterilir.
Kar Payının Temliki
Sermaye şirketinde, pay sahiplerinin şirketten birincil maddi mefaati olarak görülen kar payı hakkı, TTK m. 507 uyarınca her pay sahibine, kural olarak payı oranında tanınmıştır. Bununla beraber öğretide bu hak, soyut pay hakkı (dar anlamda kar payı hakkı) ve somut kar payı alacağı olarak iki ayrı açıdan ele alınmaktadır[12]. Pay sahipliği hakları arasında malvarlıksal haklar arasında sayılan ve birlik teorisi uyarınca ayrıca devredilemeyen dar anlamda kar payı hakkı, TTK m. 507 vd. hükümlerince düzenlenir. Bununla beraber dağıtım kararı alınmasıyla beraber pay sahibi bakımından bir alacak hakkına dönüşmüş veya dönüşecek kar payı alacağı, TBK hükümlerine tabi bir alacak hakkı olarak da karşımıza çıkar.
Kar payı alacağının, pay sahibince temliki, TBK m. 184 uyarınca, ancak yazılı bir sözleşme ile gerçekleşebilir. Temlikin, şirkete bildirilmesi üzerine, TBK m. 186 vd. hükümlerince, şirketin ilgili kar payı ödemesini pay sahibine değil, temlik alana ödemesi gerekir. Kar payı alacağının borçlusu olan şirketin bildirim öncesinde yapacağı iyi niyetli ifayla borçtan kurtulması ve pay sahibine karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı ileri sürebilir olması, TBK uyarınca sağlanan korumalardır.
Yargıtay’ın 27.06.2022 Tarihli Kararı
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin verdiği Karar’da[13] uyuşmazlık konusu bir limited şirket ortağı ile üçüncü kişi arasında akdedilmiş ve konusu limited şirkette “devam eden ortaklık ilişkisinden kaynaklanan hak ve alacakların tanzim edilmesi ve kiraya verilmesi” olan sözleşmedir. Sözleşmenin lafzında, limited şirket ortağının %25 oranındaki hissesinin kiraya verilmesinin düzenlendiği Karar metninde aktarılır. Kira alacağının tahsili talebiyle doğan uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesi, kira sözleşmesinin yalnızca cismani varlıklara ilişkin kurulabileceğini, şirket hissesinin kira sözleşmesine konu olmasının imkansız olduğunu, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek davayı reddetmiştir. Bölge adliye mahkemesi ise, TTK ve TBK hükümlerinde şirket hissesinin kiraya verilmesinin düzenlenmediğinden ve şirket hissesinin TBK uyarınca kiraya konu olabilecek malvarlığı olmadığından bahisle, istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Yargıtay ise temyiz incelemesi sonucunda, “kural olarak şirket hissesinin kiraya verilmesinin mümkün olmadığını”, bununla beraber TBK m. 19 uyarınca sözleşmenin içeriğinin belirlenmesinde tarafların gerçek ve ortak iradesinin esas alınması gerektiğini, somut olaydaki sözleşmenin incelenmesinde taraflar arasındaki gerçek iradenin limited şirketin %25 payından doğacak kar payı hakkını bedel karşılığı devretmek olduğunu tespit etmiştir. Kar payının bedel karşılığı temlikine ilişkin olduğunu tespit ettiği sözleşmenin geçersiz olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararı oybirliğiyle bozarak kaldırmış, dosyayı ilk derece mahkemesine göndermiştir.
İlk derece mahkemesi, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin her üçünün de şirket payının kira sözleşmesine konu olamayacağı yönündeki kabulü ilgi çekicidir. Zira ilk derece mahkemesinin, TBK uyarınca kira sözleşmesinin konusunu yalnızca cismani varlıklardan (taşınır ve taşınmaz eşyadan) oluşabileceği yönündeki yorumunun aksine ne bölge adliye mahkemesi ne de Yargıtay bir tespitte bulunmuştur. Anılan mahkemelerin şirket payı üzerinde kira sözleşmesi kurulmasının “mümkün olmadığı” şeklindeki sonuca varırken borçlar hukuku öğretisinde kira sözleşmeleri bakımından temel ayrım olan “adi kira sözleşmesi” ve “ürün (hasılat) kirası” olarak yapılan ayrıma ilişkin bir inceleme veya tartışma içermemesi, keskin bir yorum olarak not edilebilir.
Sonuç
Sermaye şirketlerinde paya ilişkin hukuki işlemler arasında pay devri başta olmak üzere intifa hakkı ve rehin gibi sınırlı ayni haklar kurulması, oy sözleşmesi imzalanması ve kar payının temlikinin mümkün olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Bununla beraber başta kira sözleşmesi olmak üzere, sermaye şirketi paylarının hangi işlemlere konu olup olamayacağı ne TBK ne de TTK altında tahdidi olarak düzenlenmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yakın tarihli Karar’ında limited şirket paylarının kira sözleşmesine konu olamayacağı belirtilmiştir. Limited şirket ortağının %25 oranındaki hissesinin kiraya verilmesinin lafzen düzenlendiği sözleşme, Yargıtay tarafından TBK m. 19 uyarınca yorumlanarak tarafların iradesinin kar payı alacağının bedel karşılığı temliki olarak ayakta tutulmuştur.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2020/8052, K. 2022/5283 sayılı ve 27.06.2022 tarihli kararı.
- Kendigelen, Abuzer: Anonim Ortaklık Payı Üzerinde İntifa Hakkı, İstanbul, Beta, 1994, s. 124.
- Kendigelen, s. 152.
- Kendigelen, s. 153.
- Kendigelen, s. 192.
- Kendigelen, s. 198.
- Poroy / Tekinalp / Çamoğlu: Ortaklıklar Hukuku II, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2015, 15. Bası, N. 1190-1190c.
- Okutan Nilsson, Gül: Anonim Ortaklıklarda Paysahipleri Sözleşmeleri, İstanbul, Çağa Hukuk Vakfı Yayınları, 2004, s. 172.
- Okutan Nilsson, s. 172.
- Moroğlu, Erdoğan: Oy Sözleşmeleri, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2015, 5. Baskı, s. 38-39.
- Okutan Nilsson, s. 173.
- Moroğlu, s. 39.
- Çelikboya, Kerem: Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Kar Payı Hakkı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2021, s. 331 vd.
- Karar’ın metni için bkz. https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/yargitay-11-hukuk-dairesi-esas-no-2020-8052-karar-no-2022-5283-11-hukuk-dairesi-e-2020-8052-k-2022 (Erişim tarihi: 13.01.2022).
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.