Anonim Şirkette Kâr Payına İlişkin Önemli Esaslar
Giriş
Anonim şirketler kâr elde etme ve dağıtma amacıyla kurulurlar. Kâr payı hakkı anonim şirketlerdeki temel ortaklık haklarının başında gelir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) kâr payının belirlenmesine, kâr payını belirlemeye yetkili organa, kâr payının dağıtım biçimine ilişkin düzenlemeler içerir. Ayrıca halka açık anonim şirketlere yönelik düzenlemelerin de getirdiği farklılıklar nedeniyle incelenmesi gereklidir.
Bu hukuk postası makalesinde anonim şirketlerde kâr payına ilişin TTK’da ve halka açık şirketler açısından 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu[2] (“SerPK”) ve ikincil mevzuatta yer alan önemli düzenlemeler ele alınır. Ancak kâr payı avansına ilişkin düzenlemeler ayrıca incelenmez ve vergi hukuku açısından herhangi bir değerlendirme veya yoruma yer verilmez.
Kâr Payının Belirlenmesi
TTK m. 508 uyarınca esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa kâr ve tasfiye payı pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesaplanır. Pay sahiplerinin kâra katılımı hakkında esas alınan değer, şirketin yıllık bilançosu uyarınca belirlenen net dönem kârıdır. Net dönem kârı ise kanun ve esas sözleşme hükümleri uyarınca kararlaştırılır. Ancak dikkat edilmelidir ki, kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez (TTK m. 523/1). Bu nedenle kâr payı yıllık net dönem kârından ve ancak bu amaç için ayrılan veya herhangi bir belirli amaç taşımayan serbest akçelerden dağıtılabilir (TTK m. 509/2).
6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’dan (“eTTK”) farklı olarak TTK’da, kâr payının belirlenmesinde safi kazanç ibaresi yerine net dönem kârı kullanılır. Böylece, TTK’nın gerekçesinde de ifade edildiği üzere Türkiye Muhasebe Standartlarında yer alan bir kavrama yer verilerek, kâr hakkının somutlaşması amaçlanır.
TTK m. 507/2 pay sahiplerinin kâra katılımında eşit işlem ilkesinin istisnasını oluşturur. Bu madde uyarınca esas sözleşme ile payların bazı türlerine imtiyaz hakları ve özel menfaatler sağlanabilir. Örneğin, imtiyazlı olmayan paylardan fazla kâr alma, kârdan öncelikli istifade etme paylara tanınabilecek imtiyazlardan bazılarıdır. Bu halde, pay sahibinin kâr payı esas sözleşmede belirlenmiş imtiyaz düzenlemesi uyarınca hesaplanır ve ilk olarak imtiyazlı paylara belli oranda dağıtım yapılır.
Kâr Payını Dağıtmaya Yetkili Organ
Genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerini düzenleyen TTK m. 408/2’nin (d) bendinde finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, bu konulara dair kararların alınması genel kurulun devredilemez yetkisi olarak belirlenir. Böylece genel kurul kâr payının belirlenmesi ve dağıtımı konusunda tek yetkili organ olup, bu yetkisini yönetim kuruluna devretmesi mümkün değildir.
Yine eTTK’dan farklı olarak, TTK’da yönetim kurulunun genel kurula kar dağıtım önerisinde bulunma yetkisine ilişkin bir hüküm bulunmaz. Bu yetki TTK m. 375’de yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasına da sayılmaz. Ancak öğretide yönetim kurulunun şirketin mali yapısına hâkim olan organ olması dolayısıyla kâr dağıtım önerisini genel kurula yapmasının mümkün olduğunu belirten görüşler ileri sürülür[3]. Bu görüşe bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı TTK m. 437(1)’den de ulaşılabilir. Bu hükümde finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve kâr dağıtım önerisinin genel kurul toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulacağı belirtilir. Bu nedenle yönetim kurulunun kârın ne kadarının dağıtılacağını teklif olarak genel kurula sunma imkânı vardır. Ancak genel kurul, yönetim kurulunun bu teklifiyle bağlı değildir ve kârın ne zaman, ne kadar ve nasıl (ayın –bedelsiz pay- veya nakit olarak) dağıtılacağına karar veren organdır.
Genel kurul olağan genel kurul toplantısında kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine dair karar alır. TTK’da genel kurulun kâr payı dağıtımına dair alacağı karar için özel bir nisap öngörülmediğinden, eğer esas sözleşmede daha ağır bir yetersayısı öngörülmemişse, toplantılar sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla yapılır. Kararlar ise toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir (TTK 419/2). Genel kurulun bu kararı öğretide yenilik doğuran karar niteliğinde değerlendirilir[4]. Bu bağlamda, genel kurul kararının alınmasını takiben kâr, kâr payına dönüşür ve bundan sonra kâr payı dağıtımı yapılabilir.
TTK Çerçevesinde Kâr Payı Dağıtımına İlişkin Düzenlemeler
Genel kurulun kâr dağıtma kararı verebilmesi için kanuni ve isteğe bağlı yedek akçelerin ayrılması gereklidir (TTK m. 523/1). Genel kurul ilk olarak yıllık kârın yüzde beşini, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar kanuni yedek akçe olarak ayırmalıdır (“birinci tertip yedek akçe”)(TTK m. 519/1). Esas sözleşmede ayrılacak yedek akçenin bu orandan fazla olacağı (örneğin yıllık kârın yüzde onu) öngörülebilir. Bu şekilde belirlenmiş tutara ulaşılmasını takiben, a) yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı, b) ıskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı ile c) pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı (temettü) ödendikten sonra, pay sahipleri ve kârdan pay alması esas sözleşme ile kararlaştırılmış diğer kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu genel kanuni yedek akçeye eklenir (TTK m. 519/2) (“ikinci tertip yedek akçe”).
Esas sözleşmede şirket yöneticileri, çalışanları ve işçileri için yardım kuruluşları kurulması amacıyla yedek akçe ayrılabileceği belirtilebilir.
Son olarak, esas sözleşmede öngörülmese dahi, genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse ve bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında şirketin gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, yedek akçe ayrılmasına karar verebilir.
Birinci Temettü Ödenmesi Zorunlu mudur?
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan TTK m. 519/2(c)’de “pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödenmesine” şeklinde ifade edilen düzenleme, şirketlere yıllık kârın yüzde beşini pay sahiplerine dağıtma zorunluluğu getirip getirmediği bakımından tartışmalıdır. Zira TTK m. 519/2(c), eTTK’daki ilgili hükümden farklı bir ifade içerir. eTTK m. 466/2 uyarınca “safi kârdan, birinci fıkrada yazılı yedek akçeden başka pay sahipleri için % 5 kâr payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleriyle kâra iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda biri”nin birinci ayrıma eklenmesi gerekliydi. Dolayısıyla eski kanun zamanında pay sahipleri için yüzde beş karın ayrılması bu yükümlülüğün yerine getirilmesi için yeterli kabul ediliyordu. TTK m. 519/1(c)’de ise “pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra” ifadesine yer verilir. TTK’nın gerekçesinde[5] eTTK’da yer alan ifadenin uygulamada yorum güçlükleri doğurduğundan kelime seçiminde değişiklik yapıldığı ancak maddenin içeriğine temel oluşturan düşüncenin değiştirilmediği belirtilir. Öğretideki baskın görüş ise, TTK m. 519 ile pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödenmesi zorunluluğu getirildiği şeklindedir[6]. Ancak konuya ilişkin aksi görüşler de bulunur[7]. Anonim şirketlerin varlık nedeni kâr etmek ve bunu dağıtmak olduğuna göre, birinci temettünün dağıtılması anonim şirketlerin temel felsefesine de uygundur. Aksi halde, çoğunluk, azınlığı bu en az miktardaki kâr payından da mahrum bırakabilir. Bu durum ise ortakların şirkete ortak olmakla bekledikleri en temel yarara (kâr payı almak) aykırıdır.
Halka Açık Anonim Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımına İlişkin Esaslar
Dağıtım Esasları
Halka açık anonim şirketlerde kâr payı dağıtımına ilişkin esaslar SerPK m.19-20 ile Kâr Payı Tebliği[8] (II-19.1)’nde düzenlenir. Halka açık ortaklıklar kârlarını genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak dağıtırlar (SerPK m. 19/1). Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”)’nun bu politikalara müdahale yetkisi vardır.
SerPK’nda yer alan hükümler, eski 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“eSerPK”)’ndan farklı düzenlemeler içerir. Örneğin, SerPK ile halka açık anonim şirketler için birinci temettü oranı gösterilme zorunluluğu kaldırılmıştır. SerPK’nın gerekçesinde[9] de belirtildiği üzere “madde ile halka açık ortaklıkların genel kurulları tarafından belirlenecek kâr dağıtım politikaları çerçevesinde kârlarını dağıtabilecekleri düzenlenmiş, böylelikle dağıtılacak kâr payına ilişkin oransal veya asgari tutar şeklinde herhangi bir kısıtlama getirilmeyerek şirketlere finansal yapıları ve yatırım planlarına uygun hareket edebilme esnekliği sağlanmıştır.”
Halka açık ortaklıklarda kâr payı, dağıtım tarihi itibarıyla mevcut payların tümüne, bunların ihraç ve iktisap tarihleri dikkate alınmaksızın eşit olarak dağıtılır. Ancak kâr payı imtiyazına sahip paylar varsa, genel düzenleme uygulama alanı bulmaz. Kâr payının, dağıtımına karar verilen genel kurul toplantısında kararlaştırılmak şartıyla, eşit veya farklı taksitlerle ödenmesi mümkündür.
Kâr Payı Tebliği ayrıca esas sözleşmeye eklenecek bir hükümle imtiyazlı pay sahiplerine, intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, ortaklık çalışanlarına ve pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay verilebilmesine cevaz verir. Ancak, kanunen ayrılması gereken yedek akçeler ve esas sözleşmede pay sahipleri için belirlenen kâr payı ayrılmadıkça bu kişilere pay dağıtılmasına karar verilemez. Bu kişilere dağıtılacak kâr payı oranı esas sözleşmede belirlenmemişse, bu oran imtiyazdan kaynaklananlar hariç pay sahiplerine dağıtılan kâr payının dörtte birini aşamaz (Kâr Payı Tebliği m. 5/4).
Payları Borsada İşlem Görmeyen Ortaklıklara İlişkin Düzenlemeler
Kâr Payı Tebliği payları borsada işlem görmeyen ortaklıkların kâr payı dağıtımına ilişkin özel düzenlemeler içerir. Payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar için dağıtılmasına karar verilen kâr payı dağıtım oranı, Kâr Payı Tebliği hükümleri uyarınca belirlenen bağışlar eklenmiş net dağıtılabilir dönem kârının yüzde yirmisinden az olamaz.
Diğer halka açık şirketlerden farklı olarak, payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar kâr payını tam ve nakden dağıtmalıdır. Dolayısıyla, halka açık şirketlere tanınan taksitle kâr dağıtımı imkânından payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar yararlanamaz.
Yine payları borsada işlem görmeyen ortaklıklar, belirli hallerde kâr payı dağıtmayabilirler. Bu haller, hesaplanan kâr payı tutarının genel kurula sunulacak son yıllık finansal tablolara göre sermayenin yüzde beşinden daha düşük veya söz konusu finansal tablolara göre net dağıtılabilir dönem kârının 100.000 TL’nin altında olmasıdır (Kâr Payı Tebliği m.7/3). Bu nedenlerle kâr dağıtılmamasına karar verildiği takdirde bu durum, dağıtılmama nedeni ile birlikte kamuya duyurulur.
Sonuç
Anonim şirketlerde pay sahibinin kâr payı hakkı ve kâr payı dağıtımı TTK’da ayrıntılı olarak düzenlenir. TTK’da konuya ilişkin en önemli hükümlerden biri, kanımızca, birinci temettünün zorunlu olarak dağıtılmasını öngören, TTK m. 519/2(c)’dir. Ancak TTK ile bu hükümde yapılan değişiklik öğretideki tartışmaların son bulmasını sağlamamıştır. Kâr payına ilişkin SerPK düzenlemeleri ise, daha kökten yenilikler içerir. SerPK hükümleri uyarınca halka açık anonim şirketlerin asgari temettü dağıtım zorunluluğu bulunmaz ve şirketlere kâr dağıtım politikalarını belirlemede esneklik sağlanır.
[1] RG. 14 Şubat 2011, S. 27846. TTK 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] RG. 30 Aralık 2012, S. 28513. SerPK yayımı tarihinde yürürlüğe girdi.
[3] Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt II, Birinci Baskı, 2011, s. 1284.
[4] Pulaşlı, s. 1285.
[5] TTK m. 519 Gerekçesi.
[6] Tekinalp/Çamoğlu, Açıklamalı, Notlu ve Karşılaştırmalı 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Ticari Mevzuat, Güncelleştirilmiş 14. Bası, İstanbul 2012, s. 249.
[7] Veliye Yanlı, Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Mart 2014, s. 20.
[8] R.G. 23 Ocak 2014, S. 28891. Kâr Payı Tebliği 1 Şubat 2014 tarihinde yürürlüğe girdi.
[9] SerPK m. 19 Gerekçesi.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.