Beyan ve Tekeffül Sigortası

30.04.2023 Yağmur Zeytinkaya Öztürk

Giriş

Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar. Müzakere süreçlerinin neredeyse hepsinde alıcı ve satıcı tarafların birbirlerine zıt talepleri mevcuttur. (örn: satış bedeli, satıcının sorumluluğu, beyan ve tekeffüller ile ifşa mektubunun kapsamı) Tarafların bu zıt taleplerini birbirlerine kabul ettirme arzularından dolayı, müzakere süreçleri hassasiyetle yönetilmediği takdirde doğan uyuşmazlıklar projenin rafa kaldırılmasına dahi yol açabilir. Birleşme ve devralmaların en önemli bileşenlerinden biri olan pay devir sözleşmelerinde yer alan “beyan ve tekeffüller” ise bu süreçte en çok müzakereye konu olan başlıklardan biridir. Satıcının şirkete ilişkin vaatleri olarak da değerlendirilebilecek olan beyan ve tekeffüller, aynı zamanda satıcının işlem kapsamındaki sorumluluk alanını da belirler. Söz konusu sorumluluk alanında tarafların mutabık kalamaması halinde, alternatif bir çözüm yolu olarak beyan ve tekeffül sigortası (“B&T Sigortası”) değerlendirilebilir.

Beyan ve Tekeffül Sigortası
% 0

Birleşme ve Devralma Süreçlerinde Beyan ve Tekeffüllerin Yeri

Birleşme ve devralma süreçlerinin belirli bir olgunluğa varmasının ardından taraflar pay satım sözleşmesi üzerinde müzakere etmeye başlar. Birleşme ve devralma sürecinin borçlandırıcı kısmını oluşturan pay devir sözleşmeleri; satış ve devir koşullarına, kapanış işlemlerine ve ayrıca hedef şirketin niteliğine ilişkin çeşitli düzenlemeler içerir. Bunlardan en önemlisi ise şirkete dair vaatler olarak değerlendirilebilecek olan beyan ve tekeffüllerdir.[1]

Söz konusu beyan ve tekeffüller, genel ve özel olarak iki ayrı türde değerlendirilir. Genel beyan ve tekeffüller; satışa konu payların hedef şirket tarafından usulüne uygun şekilde ihraç edildiği, varsa pay senetlerinin usulüne uygun şekilde çıkarıldığı, şirketin paylarının takyidattan ari olduğu gibi temel konulara ilişkindir. Özel beyan ve tekeffüller ise şirket bakımından özellik arz eden hususlara ve şirketin faaliyet alanına göre “özel dikim” şekilde oluşturulur. Örneğin; bir yazılım şirketi için oluşturduğu yazılımların fikri mülkiyet haklarına ilişkin beyan ve tekeffüller önem teşkil eder. Diğer yandan, enerji alanında faaliyet gösteren bir şirket için ise izin ve ruhsatlar ile çevresel konulara ilişkin beyan ve tekeffüller detaylandırılır.

Beyan ve tekeffüllerin en önemli boyutu, satıcı tarafın sorumluluğuna yol açmasıdır. Satıcı taraf, pay sayım sözleşmesi kapsamında verdiği beyan ve tekeffüllerden ötürü sorumludur.[2] Bu sebeple, müzakere aşamasında alıcı taraf mümkün olduğunca fazla beyan ve tekeffül almak isterken satıcı taraf ise genellikle beyan ve tekeffüllerin kapsamını daraltma eğilimi gösterir. Tarafların beyan ve tekeffüllerin (ve dolayısıyla satıcının sorumluluğunun) kapsamı üzerinde mutabık kalamaması halinde müzakere süreci tehlikeye girebilir ve hatta sona erdirilebilir. Bu sebeple, sorumluluk bakımından taraflara bir güvence sağlanması adına B&T Sigortası değerlendirilebilir.

Beyan ve Tekeffül Sigortasının Tarihçesi ve Genel Uygulaması

B&T Sigortası’nın çıkış noktasına ilişkin çeşitli bilgiler mevcuttur. Bazı kaynaklara göre 1980’li yıllarda Londra’da vergisel konulara ilişkin olarak ortaya çıkmıştır.[3] Başka kaynaklara göre ise 1990’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıktığı ve satıcı tarafın sorumluluğunu azaltmaya hizmet ettiği belirtilir.[4] Son yıllarda giderek yaygınlaşan ve uygulama alanı genişleyen bu sigorta türü, uluslararası birleşme ve devralma işlemlerinde de sıkça uygulama alanı bulmaktadır.

B&T Sigortası, yukarıda da belirtildiği üzere pay devir sözleşmesi kapsamındaki beyan ve tekeffüllerin ihlal edilmesi halinde ödenecek tazminatı konu alır. Poliçe kapsamındaki sigortalı, alıcı veya satıcı taraf olarak düzenlenebilir. Alıcı lehine düzenlendiği takdirde, satıcının beyan ve tekeffülleri ihlal etmesi durumunda sigorta tazminatı alıcıya ödenir. Satıcı lehine düzenlenmesi halinde ise ilgili tazminat satıcıya ödenir ve satıcı pay devir sözleşmesi tahtına alıcıyı tazmin eder.

Poliçe oluşturulurken sigortanın kapsamının ve zarar tanımının belirlenmesi büyük önem arz eder. Sigorta şirketlerinin genelde kapsam dışı bıraktığı belirli konular olduğu görülür. Bunlar arasında; alıcı tarafından bilinen ve veri odasında veya inceleme raporlarında yer alan hususlar, çevre ile ilgili konular, rüşvet ve yolsuzluk ile ilgili konular, geleceğe yönelik garantiler ve taahhütler, satıcının kastından veya hilesinden kaynaklanan ihlaller gibi başlıklar yer alır. Ayrıca zarar ise poliçe kapsamındaki tazminatın ödenmesi için aranan koşullardan biri olduğu için, poliçe ve pay devir sözleşmesinde ne şekilde tanımlandığı önem arz etmektedir.

Sigorta şirketleri, poliçe kapsamında tazminat ödemesi yapmak için çeşitli finansal mekanizmaları devreye sokabilirler. Örneğin, poliçede muafiyet miktarı belirlenmesi halinde sigorta şirketinin ödeme yapması için aşılması gereken bir tutar öngörülür. Söz konusu tutarın aşılamaması halinde doğacak zararlara pay devir sözleşmesi uyarınca belirlenen taraf katlanacaktır.

Son olarak uygulamaya ilişkin istatistikler incelendiğinde; sigorta şirketlerinin yaptığı analizler doğrultusunda en sık ihlal edilen ve sigortaya başvurulmasına yol açan beyan ve tekeffüller arasında finansal ve vergisel bilgiler ile mevzuata uyum konularının yer aldığı görülür.[5]

Türk Sigorta Hukuku Bakımından Beyan ve Tekeffül Sigortası

Türk mevzuatında sigorta hukuku temel olarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu (“Kanun”) ile düzenlenir. Kanun’un amacı, sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmektir. Kanun m. 5 uyarınca sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri faaliyete geçebilmek için faaliyet göstermek istedikleri her bir sigorta branşında Müsteşarlık’tan (Hazine ve Maliye Bakanlığı) ruhsat almak zorundadır. Maddeden anlaşıldığı üzere, sigorta şirketlerinin ruhsat almadıkları branşlarda sigortacılık faaliyeti göstermesi mümkün değildir. Söz konusu branşlar ise Sigorta Branşlarına İlişkin Tebliğ’de (“Tebliğ”) düzenlenir.

Tebliğ kapsamında sigorta branşları, hayat grubu ve hayat dışı grup olarak ikiye ayrılır. Her bir grubun altında branşlar listelenir. Tebliğ’in güncel halinde, B&T Sigortası açıkça sayılan bir sigorta branşı olarak yer almamaktadır.

Bu durum iki farklı şekilde değerlendirilmektedir. Uygulamadan görüldüğü üzere sigorta şirketleri genel olarak bu sigortanın Tebliğ’de açıkça sayılmaması sebebiyle bu alanda bir poliçe sağlamamaktadır. Diğer yandan, konunun genel sorumluluk sigortası gibi daha genel başlıklar altında sigorta edilebileceğine ilişkin yorum yapılabilmektedir. Nihayetinde, B&T Sigortası’nın Türk hukukunda henüz yaygın bir uygulaması bulunmadığını ve sigorta şirketleri tarafından faal bir şekilde poliçe akdedilmediğini söylemek mümkündür.

Sonuç

Pay devir sözleşmeleri kapsamındaki beyan ve tekeffüllerin ihlal edilmesi ihtimali, satıcının sorumluluğuna yol açar. Bu sorumluluk rejiminde alıcı ve satıcıların mutabık kalamaması halinde alternatif bir çözüm yolu olarak B&T Sigortası değerlendirilebilir. Alıcı veya satıcı lehine yapılabilen bu sigorta, zararların üçüncü bir taraf olarak sigorta şirketi tarafından karşılanmasına olanak sağlar. Uluslararası birleşme ve devralma süreçlerinde oldukça aktif şekilde kullanılan bu poliçenin Türk hukukunda da daha fazla kullanım alanı bulması beklenmektedir.

Kaynakça


Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.