Ticaret Sicili Yönetmeliği
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) ticaret sicili ve tescile ilişkin genel hükümler içerir. TTK’nın kanunlaşan 26. maddesi, ticaret sicili müdürlüğü, sicil defterleri ve tescil zorunluluğunun yerine getirilmesi ve benzeri hususlara ilişkin usul ve esasların bir tüzük ile düzenleneceğini öngörürdü. Ancak bu hüküm, TTK yürürlüğe girmeden önce kanunlaşan 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun[2] (“6335 sayılı Kanun”) ile değiştirildi. Değişen TTK m. 26 uyarınca göre ticaret sicili ve tescil ile ilgili usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılacak bir yönetmelikte düzenlenir.
6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (“Mülga TTK”) çerçevesinde ticaret sicili ve tescile ilişkin usul ve esaslar Ticaret Sicili Tüzüğü (“Tüzük”) ile düzenlenmişti. Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un[3] (“Yürürlük Kanunu”) 42. maddesi uyarınca, TTK’ya göre hazırlanacak ikincil mevzuat yürürlüğe girinceye dek Mülga TTK’ya göre yürürlüğe konan ikincil mevzuatın TTK’ya aykırı olmayan hükümleri uygulanır. Gerek TTK gerekse Yürürlük Kanunu’nda öngörülen Ticaret Sicili Yönetmeliği (“Yönetmelik”) 27 Ocak 2013 tarihli ve 28541 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Teknik hukuk bakımından normlar hiyerarşisinde üst konumda olan tüzüğün hiyerarşide daha aşağıda kalan yönetmelik hükümleri ile ilga edilebileceği kabul edilemez. Bununla beraber, Yürürlük Kanunu’nun 42. maddesi göz önünde bulundurulduğunda Yönetmelik’in yürürlüğe girmesi ile Tüzük’ün, yürürlükten kaldırıldığı kabul edilmelidir. Bu makalemizde Yönetmelik’te düzenlenen önemli hususlar ele alınacaktır.
Ticaret Sicili Müdürlüğü
TTK’nın 24. maddesi uyarınca ticaret sicili, Bakanlık gözetim ve denetimindeki ticaret sicili müdürlükleri tarafından tutulur. Ticaret sicili müdürlüğünün kuruluşu, yönetimi ve teşkilatı, müdür, müdür yardımcıları ile diğer müdürlük personeli, personelin özlük işlemleri ve tabi oldukları düzenlemeler Yönetmelik’te ayrıntılı olarak ele alınır. Tüzük, ticaret sicili memurları, memur yardımcıları ve diğer personelinin görevleri ile ilgili suçlar bakımından devlet memuru gibi cezalandırılacağını düzenlemekteydi. Yönetmelik ise müdürlük personeline verilecek cezaları ve ceza gerektiren fiil ve halleri ayrıca düzenler.
Sorumluluk
Mülga TTK’da düzenlenen ancak 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırılan ticaret sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olacağına ilişkin düzenleme TTK ile geri geldi. Aynı doğrultuda, Yönetmelik de sicilin tutulmasından doğacak tüm zararlardan Devlet ve ilgili odanın müteselsil olarak sorumlu olduğunu belirtir.
MERSİS ve Elektronik Ortamda Yapılan İşlemler
TTK, ticaret sicili kayıtlarının elektronik ortamda tutulacağını öngörür. Bu hüküm ile uyumlu olarak Yönetmelik, sicil işlemlerinin elektronik ortamda yürütüldüğü, kayıtlar ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriğin depolandığı, Bakanlık ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde oluşturulan Merkezi Sicil Kayıt Sistemi’ni (“MERSİS”) düzenler. Tüzük’te ticaret sicili memurluklarında tutulacağı belirtilen sicil defterlerine ilişkin ayrıntılı düzenlemelere Yönetmelikte yer verilmez. Yönetmelik, tüm defterlerin MERSİS’te tutulacağını düzenler. Tescil edilen ticari işletmeler, ticaret şirketleri ve şubelerine, tescil ile birlikte, münhasıran bunlara özgülenmiş ve değiştirilemeyen MERSİS numarası verilir. Tescil işleminin dayanağı olan tüm belgeler ve ilanları içeren gazeteler, MERSİS numarası ve dosya numarası altında oluşturulan sicil dosyasında süresiz olarak saklanır.
Yönetmelik, tacirlerin TTK’nın zorunlu tuttuğu işlemleri elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile yapmasına olanak tanır. Sicilin içeriği ve müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeler, gerek elektronik ortamda gerekse müdürlükte herkes tarafından incelenebilir. Böylelikle MERSİS ile herkese açık ortak bir bilgi merkezi oluşturulmuştur.
Elektronik imza ile yapılan işlemler, zaman damgası, veri güvenliği gibi hususlar ayrıca düzenlendi.
Tescil
Tüzük hükümlerine paralel düzenlemeler içeren Yönetmelik uyarınca tescil, kural olarak istem üzerine yapılır. Tescile temel oluşturan kayıt ve belgeler elektronik ortamda sunulabilir. Yönetmelik, Tüzük’te genel hükümlerle düzenlenen, tescili talep edebilecek ilgili kişileri, ticari işletmenin, ticaret şirketinin ve tescil edilecek işlemin niteliğine göre daha ayrıntılı olarak ele alır.
Yönetmelik ayrıca herhangi bir işletme veya unvanın tescilini isteyen kişiler ile tüzel kişiler ve yetkili kıldığı diğer kişilerden taahhütname isteneceğini düzenler. İşletme unvanı, sermaye, işletme merkezi gibi bilgilerin yer aldığı bu taahhütnameyi imzalayanlar, bu bilgilerin doğru olduğunu taahhüt eder, aksi durumda sorumluluğu üstlenir.
Yönetmelik, tescile tabi tüm işlemleri, bu işlemler için gereken tüm bilgi ve belgeleri, tescilin hangi sicil müdürlüğünde yapılacağını ve tescil edilecek unsurları ayrıntılı olarak düzenler.
Sicilin Olumlu Fonksiyonu
Gerek TTK gerek Yönetmelik, tescil ve ilanın üçüncü kişilere etkisini ele alır. Buna göre, sicil kayıtları, bulundukları yere bakılmaksızın, tescilin sicil gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren üçüncü kişiler hakkında sonuç doğurur. Üçüncü kişiler, sicil kayıtlarını bilmediklerini ileri süremez. Yönetmelik, bir olgunun, ilandan önce, tescil ile beraber sonuç doğurmaya başlayacağına ilişkin özel hükümleri saklı tutar. Ayrıca hatırlatmak gerekir ki, TTK, çeşitli hükümlerinde, bir olgunun tescil ve ilanının tek başına üçüncü kişinin bu olguyu bildiğini ispata yetmeyeceğini düzenler.
İnceleme Yükümlülüğü
Tüzük hükümlerinde de öngörüldüğü üzere, Yönetmelik uyarınca, müdür ve müdür yardımcıları, tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün kapsamı ayrıntılı olarak düzenlenir. Tüzük hükümlerinin aksine, Yönetmelik açıkça, müdürlüğün bir eksiklik saptaması durumunda eksikliğin tamamlanması için azami otuz gün süre verebileceği ve bu süreyi en çok iki defa uzatabileceğini belirtir.
Unvan
Ticaret unvanına ilişkin düzenlemeler, TTK’da öngörülen ticaret unvanının uyması gereken koşullarla paraleldir. Mülga TTK ve Tüzük’te bulunan, gerçek kişi tacirlerin unvanının yalnızca aynı sicil dairesinde korunacağına ilişkin düzenleme terkedildi. TTK ile getirilen yeni düzenlemeye paralel olarak Yönetmelik ile ilk defa tescil edilen bir unvan, hangi sicil dairesinde tescil edildiğine bakılmaksızın, tüm Türkiye’de korunur. Bir unvanın daha önce tescil edilmiş başka bir unvandan ayırt edilmesi gerekiyorsa, unvana ek yapılır.
Şirketler Topluluğu Hükümleri
Şirketler topluluğu ilk defa TTK ile düzenlendi. Hâkimiyet TTK’da ayrıntılı olarak tanımlanır. Yönetmelik hâkimiyet ve şirketler topluluğunu yeniden tanımlar. Ayrıca, TTK’da yalnızca geçerlilik koşulları düzenlenen ve tanımı yapılmayan hâkimiyet sözleşmesi ilk defa Yönetmelik’te tanımlanır. Özellikle, doktrinde hâkimiyet sözleşmesi sayılıp sayılmayacağı tartışmalı olan kredi sözleşmeleri ile hissedarlar sözleşmelerine ilişkin özel düzenlemeler getirilir. Sözleşmenin tarafı olan bir sermaye şirketinin yönetim organına hiçbir şarta bağlı olmadan talimat verme yetkisini içeren ve geçerli olabilmesi için talimat alan şirketin merkezinin bulunduğu müdürlüğe tescili gereken sözleşmeler hâkimiyet sözleşmesidir.
TTK m. 198, bir sermaye şirketinde belirli eşikleri aşan tüm pay iktisaplarının müdürlüğe bildirimi yükümlülüğünü öngörür. Bu bildirimin nasıl yapılacağı Yönetmelik’te ayrı bir düzenlemenin konusudur. Ancak Yönetmelik, TTK’daki düzenlemeyi daraltır. Yönetmelik uyarınca, söz konusu bildirim ancak payı iktisap eden veya elden çıkaran teşebbüsün bir şirketler topluluğuna dâhil olması halinde yapılır.
Yönetmelik ayrıca oy ve pay oranının nasıl hesaplanacağına ve karşılıklı iştirake ilişkin ayrıntılı düzenlemeler içerir. Teşebbüs kavramı Yönetmelikte ayrıca tanımlanmaz.
Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme
Tüzük, şirketlerin yeniden yapılandırma işlemlerinden yalnızca birleşmeyi düzenlerdi. TTK’da getirilen yeni hükümler ile paralel olarak Yönetmelik hem birleşmeye ilişkin hükümleri daha ayrıntılı düzenler hem de bölünme ve tür değiştirme işlemlerinin nasıl yapılacağını belirler. Bu işlemlerde gerekli tüm belgeler, işleme katılan her bir tarafın yükümlülükleri ve her bir taraf bakımından işlemin sonuçları ayrı ayrı ele alınır.
Sermaye Şirketleri Bakımından Diğer Önemli Yenilikler
TTK, sermaye şirketleri ile ilgili Mülga TTK’da bulunmayan başkaca birçok yeni kurum getirir. Bu düzenlemelere paralel olarak Yönetmelik, Tüzük’te öngörülmemiş tescile tabi yeni işlemler öngörür. Anonim ve limited şirketlerinin tek ortaklı olabilmeleri, şartlı sermaye artırımı, kayıtlı sermaye sistemi, ek tasfiye ve tasfiyeden dönme imkânlarına ilişkin düzenlemeler Yönetmelik’te geniş yer bulur. Keza denetçi seçimi, şirketler topluluğunda ana şirket tarafından denetçi seçimi de ayrıntılı düzenlemelere bağlanır.
Yönetmelik, uygulamada tartışmalı bazı konulara da açıklık getirir. Örneğin sermayenin azaltılması ile artırımının eş zamanlı olarak nasıl yapılacağı ilk kez düzenlenir.
Yönetmelik’te TTK’daki yeni düzenlemelere paralel olarak, sicil müdürlüklerine yapılacak tescil başvuruları için gerekli belgeler artırıldı. Örneğin, şirket kuruluşu için, kurucular beyanı ve kuruluşla ilgili sözleşmeler gibi sicile sunulması gereken yeni kuruluş belgeleri öngörüldü. Keza, şirkete ayni sermaye konulabilmesi için, tescil başvurusunda bulunanın sicil müdürlüğüne ayni sermaye olarak konulan unsurların kayıtlı bulundukları sicillere şerh verildiğini gösteren belgeyi sunması gerekir. Yönetmelik, müdürlüğün, sermaye olarak konulan ve sicile kayıtlı mal ve hakların şirket adına gecikmeksizin tescil edilmesi için tescil ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere bildirimde bulunacağını düzenler.
Ticari İşletmeler Bakımından Önemli Yenilikler
TTK, ticari işletmeler bakımından önemli yenilikler getirir. Bunların başlıcaları, ticari işletmenin tek bir işlemle ve bir bütün olarak devredilebilmesi, ticari işletmelerin birleşebilmesi ve nev’i değiştirebilmesi ile ticaret şirketlerinin ticari işletmeye dönüşebilmesidir. Yönetmelik bu yeni düzenlemelere ilişkin ayrıntılı hükümler içerir. Yönetmelik’te ticari işletme devrinin tescil ile hüküm ifade edeceği de açıkça belirtilir.
Değerlendirme ve Sonuç
Yönetmelik ile TTK uyarınca yapılması gerekli sicil işlemleri ve sicil müdürlüklerinin teşkilatı netlik kazandı. Özellikle de Tüzük hükümlerinde dağınık olarak düzenlenen ve uygulamada bazı sıkıntılara yol açan konuların açıklığa kavuşturulması, TTK ile getirilen yeni kurumların nasıl uygulanacağının belirlenmesi olumludur.
Ancak Yönetmelik kazuistik hükümler içerir. Benimsenen bu yöntem, TTK’da tescili istenen bazı konuların gözden kaçmasına yol açabilir. Örneğin TTK’nın 373. maddesi uyarınca anonim şirketi temsile yetkili kişilerin tescil edilmesi gerekirken, bu işlem Yönetmelik’in tescil başvurusuna yetkili kişiler ve tescil edilecek hususlara ilişkin 22. maddesinde yer almaz.
Ayrıca Yönetmelik’teki bazı hükümler, TTK ile tekrar eden düzenleme ve tanımlar içerir. Bu durum, Yönetmelik ile TTK hükümlerinin çelişmesine ve yer yer Yönetmelik’teki düzenlemelerin kanundan ayrılmasına yol açar.
Hukuk tekniği açısından, Tüzük hükümlerinin, Yönetmelik’in yürürlüğe girmesi ile ilga olduğunun açıkça düzenlenmemesi ve Tüzük’ün normlar hiyerarşisinde daha alt konumda olan Yönetmelik ile kendiliğinden mülga olduğunun kabulü de sakıncalıdır.
[1] RG, 14 Şubat 2011, S. 27846. TTK 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] RG, 30 Haziran 2012, S. 28339.
[3] RG, 14 Şubat 2011, S. 27846.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.