Anonim Şirketlerde Tüzel Kişi Yönetim Kurulu Üyesi Temsilcisinin Sorumluluğu
Giriş
Bilindiği gibi 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tüzel kişiler yönetim kurulu üyesi olarak seçilemiyor bunun yerine esasen tüzel kişi tarafından atanan temsilciler bu görevi yürütüyordu. Buna karşılık 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile tüzel kişilerin bizzat yönetim kurulu üyesi olabileceği kabul edilir ve tüzel kişi yönetim kurulunda kendisi seçeceği bir gerçek kişi tarafından temsil edilir[1]. Anonim şirketin kanuni temsilcisi olan yönetim kurulu üyelerinin şirket alacaklılarına karşı sorumlulukları ile vergi borçlarından ve diğer ödevlerinden doğan sorumlulukları, 3475 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”), 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), 6138 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun (“AATUHK”), kapsamında açıkça düzenlenmiş olmakla birlikte yönetim kurulu üyesi tüzel kişinin temsilcisinin sorumluluğu konusunda açık bir hüküm bulunmaz.
Yönetim Kurulu Üyesi Olarak Tüzel Kişi
Yukarıda da kısaca açıklandığı üzere, TTK m. 359 uyarınca yönetim kurulu üyeliğine tüzel kişinin temsilcisi değil, doğrudan tüzel kişi seçilir ve yönetim kurulu üyesi olarak tescil edilir[2]. Yönetim kurulu üyeliğinden ileri gelen bilgi alma ve inceleme hakları, karar alınması için görüş bildirme, oy kullanma gibi görev ve yetkiler ise tüzel kişinin seçeceği bir gerçek kişi tarafından yerine getirilir. Bir tüzel kişinin birden fazla temsilcisi olamaz ve bu gerçek kişi temsilcinin hem tescil edilmesi hem de şirket internet sitesinde ilan edilmesi gerekir.
Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu
TTK ile yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu kusur sorumluluğu şeklinde düzenlenir ve m. 553 uyarınca kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, m. 549 uyarınca belge ve beyanların kanuna aykırı olmasından, m. 550 uyarınca sermaye hakkında yanlış beyanlar veya ödeme yetersizliğinin bilinmesi, m. 551 uyarınca değer biçilmesinden doğan sorumluluk gibi sebeplerden ileri gelebilir.
Vergi Borçlarından Sorumluluk
Anonim şirketlerin vergi ve buna bağlı birtakım borçları mevcuttur. Kural olarak vergi alacağı ilk önce asıl vergi borçlusundan alınır ve kurumlar vergisi mükellefi anonim şirketlerin hakkındaki vergi borçları ve bunlardan doğan sorumluk da tüzel kişi olarak şirkete aittir. Şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen vergi alacağı, ikincil derecede sorumluluğu olan kişi ve kurumlardan tahsil edilir.
VUK 10. maddesinde de bu husus düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında tüzel kişilerin vergi mükellefi olmalarının yanında vergi sorumlusu da olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği ve aynı maddenin ikinci fıkrasında, vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin malvarlığından alınacağı ifade edilir.
Kamu Borçlarından Sorumluluk
AATUHK gereğince yönetim kurulunda bulunan tüzel kişilerin malvarlığının olmaması nedeniyle, tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ödenmeyen borçlardan sorumlu oldukları genel hükümlerle belirtilir. AATUHK m.35 hükmüne göre kanuni temsilcilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusur aranmaz. Kamu alacağının tahsil edilmemesi veya tahsil edilmeyeceğinin anlaşılması durumlarının mevcudiyeti tek başına yeterli olur.
Tüzel Kişi Yönetim Kurulu Üyesi Temsilcisinin Sorumluluğu
Tüzel kişiyi temsilen görev yapanlar, öncelikle yönetim kurulunda bulundukları anonim şirketin hak ve menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür[3]. Ama aynı zamanda temsil ettikleri tüzel kişinin hak ve menfaatlerini de kollar ve birçok halde o tüzel kişinin direktifleri doğrultusunda hareket ederler[4]. Bu durumda yönetim kurulunda tüzel kişiyi temsil eden gerçek kişilerin sorumluluğunun doğup doğmayacağı önem taşır. Tekinalp; gerçek kişi temsilcinin tüzel kişinin yönetim kurulundaki görüntüsü olduğunu ve gerçek kişinin ayrı bir görüşünün veya oyunun olamayacağını, dolayısıyla onun tüzel kişi adına görüş açıklayıp oy kullandığını savunur[5]. Yönetim kurulunun zarar ve yararları da temsilciye değil, temsil olunan üye tüzel kişiye aittir. Gerekçede de tüzel kişilerin yönetim kuruluna bizzat üye olmaları sağlanarak, ödeme gücü yüksek, geniş yapılı şirketlerin; “temsilcilerinin arkasına gizlenmeleri”nin engellenmesinin ve sorumluluk almalarının sağlanmasının amaçlandığından bahsedilir. Gerekçede yer alan bu ifadeler de göz önünde bulundurulduğunda, kanun koyucunun sorumluluğun tüzel kişiye ait olmasını amaçladığı düşünülebilir. Nitekim temsilcinin tescil edilerek ticaret sicil gazetesinde ve internet sitesinde ilan edilmesi ile temsilci ve tüzel kişi yönetim kurulu üyesi arasındaki bağa aleniyet kazandırılmak ve tüzel kişinin sorumluluğunun pekiştirilmek istendiği savunulabilir. Bu doğrultudaki görüşe göre tüzel kişi bizzat yönetim kurulu üyesi olduğu için, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin düzenlemenin muhatabı da kendisidir. Buna karşılık eski kanunda tüzel kişi temsilcileri tarafından kullanılan oylarda sorumluluk tüzel kişiye değil temsilciye aittir.
Ancak belirtilmelidir ki, temsilci ile tüzel kişi yönetim kurulu üyesi arasındaki temsil/vekâlet ilişkisinden ileri gelen sorumluluk ilişkisi ayrı bir konudur. Bu ikisinin arasındaki sözleşmesel ilişki kapsamında tüzel kişi temsilciye rücu edebilir.
Konu VUK ve AATUHK düzenlemeleri bakımından ele alındığında ise esasen her iki düzenlemede de şirket yönetim kurulunun kanuni temsilci sıfatı taşıması bakımından sorumlu tutulduğu görülür. Dolayısıyla esasen bu sorumluluk tüzel kişi üye için geçerli olmalıdır. Fakat uygulamada ilgili vergi makamlarının vergi borcundan dolayı temsilcinin malvarlığına gitmesi de olasıdır; zira, kural olarak öncelikle yükümlünün kendisi aranmakla beraber, ne vergi yükümlüsü anonim şirketten ne de yönetim kurulu üyesi tüzel kişiden tahsil edilemeyen borç için tüzel kişinin kanuni temsilcisi olarak gerçek kişinin sorumluluğu söz konusu olabilir.
VUK m.8 f.2 de “vergi sorumlusu” verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda tüzel kişinin kanuni temsilcisi olan yönetim kurulu üyelerinin vergi sorumlusu olduğu genel kabul görür, dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin malvarlığından tahsilatta bulunulması söz konusu olabilir. Bir adım daha ileriye gidip vergi sorumlusu olan yönetim kurulu üyesi tüzel kişiden de tahsilatta bulunulamaması halinde, söz konusu tüzel kişi üyenin kanuni temsilcilerinin malvarlığına gidilebileceği düşünülebilir. Bu durumda yönetim kurulu üyesi tüzel kişinin temsilcisinin malvarlığına gidilip gidilemeyeceği konusunda bir açıklık yoktur. Belirtilmelidir ki daha sonra, vergi sorumlusuyla vergi yükümlüsü arasındaki iç ilişkiye göre, vergi sorumlusu vergi yükümlüsüne rücu edebilir.
Sonuç
Doktrinde ileri sürülen görüşler ve TTK gerekçesi dikkate alındığında, yönetim kurulu üyesi olarak esasen tüzel kişi yönetim kurulu üyesinin sorumlu olması görüşünün benimsendiği söylenebilir. Ancak bu konu uygulamayla netlik kazanacaktır.
[1] Veliye YANLI – Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Anonim Şirketlerin Vergi Borçlarından Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğuna İlişkin Bazı Hususlar, s.66
[2] Veliye YANLI – Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Anonim Şirketlerin Vergi Borçlarından Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğuna İlişkin Bazı Hususlar, s.66
[3] Bumin DOĞRUSÖZ – Anonim Şirketlerde Temsilci Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu
[5] TEKİNALP – Sermaye ortaklıkları s.195 vd. N.12-14
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler

Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...

11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...

6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...

Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...

FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...


INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...

Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...

Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...

Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...

Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...

Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...

Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...


Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...

Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...

Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...






























INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...















































































6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...



















































































